İki asır önce Avrupa’da işçi sınıfı kapitalist sömürü düzenine karşı uyanmaya başlamıştı. “Avrupa’da bir heyulanın dolaştığı” o günlerde dünyanın efendileri kurdukları sömürü düzeni yıkılıp yok olacak diye korkuya kapılmışlardı. Avrupa’da verilen o çetin kavgalar sonunda işçi sınıfı pek çok kazanım elde etti. Avrupa işçi sınıfı kazanımlarını dünya işçi sınıfına miras bıraktı. O tarihlerden sonra ezilenler birçok yerde sömürücülere karşı mücadeleler verdiler. Yendikleri de oldu, yenildikleri de. 1917’ye gelindiğinde ise bu mücadelelerden doğru dersler çıkaran Bolşevikler öncülüğündeki Rus işçi sınıfı sömürü düzenini alaşağı ederek iktidarı kendi ellerine aldı. Ekim Devrimiyle kapitalizmi dünya üzerinden kazıyıp tarihte geride kalan sömürücü düzenlerin yanına gönderecek ilk adım atılmıştı. Evet, o Ekim Devrimi bir ilk adımdı. Ya başta Avrupa ve Amerika olmak üzere yeni devrimlerle dünya devrimine ilerlenecekti ya da karşı-devrimlerle dünya devrimleri kesintiye uğrayacaktı.
Ekim Devriminin ardından bir asırdan fazla bir zaman geçti. Bu zaman içerisinde sömürücüler bir yandan Ekim Devrimini ezilen milyarların gözünde karalamak için her türlü kirli propagandayı yapmaktan geri durmadılar. Diğer yandansa, işçi sınıfının en küçük hareketlerinden bile korkuya kapılarak onları kirli ve kanlı yöntemlerle bastırmaya çalıştılar. Korkuyorlar çünkü kâr üzerine kurdukları düzenlerinin sömürdükleri milyarlar uyanıp örgütlenmeye başladığında yerle yeksen olacağını çok iyi biliyorlar. Bu yüzden de eşitliğin ve sömürüsüz bir dünyanın adı olan komünizmi ezilenlerin zihnine öcü olarak işliyorlar. Hem de her türlü çarpıtma yöntemleriyle sürekli olarak Ekim Devrimini karalayarak yapıyorlar bunu. Ekim Devrimi diğer ülkelere yayılmış olsaydı, bugün sınıfsız, sömürüsüz ve her anlamda özgür bir dünyada yaşanacaktı. Onların düzenleriyse çoktan tarihin çöp sepetinde hak ettiği yerde olacaktı. Korkmakta haklılar çünkü son yıllarda dünyanın pek çok yerinde açlar, evsizler, yoksullar, işsizler, işçiler, emekçiler, kadınlar meydanlara çıkarak kapitalist düzeni sorguluyorlar.
Bu köhne düzenin egemenlerinin sömürdükleri milyarları baskı altına almak, sindirmek, zihinlerini bulandırmak için denedikleri bütün oyunlar işe yaramaz hale geliyor. Son olaraksa düzenlerini sürdürebilmek için akla gelmeyecek bir düşman buldular: Covid-19 pandemisi. Dertleri ne virüs ne de günde kaç insanın öldüğü. Çünkü virüsün böyle yayılmasının müsebbibi kendileri olduğu gibi, onu çok işlevli bir araç olarak kullanıyorlar. Bütün kötülüklerin anası ilan ettikleri bu salgını bahane ederek bütün eylemleri, grevleri, hak arayanları engellemeye çalışıyorlar. Ama amaçlarına ulaşamayacaklar. Kapitalizmin geçmişte yaşadığı krizlerden çok daha derin bir kriz içindeyken, açlığa, yokluğa, yoksulluğa itilen emekçilerin öfkesi, nefreti sömürü düzeninin duvarlarını zorluyor. İşte tüm bunların ortaya koyduğu bir gerçeklik ortada, Ekim Devrimi yaşıyor ve ezilenlerin kurtuluşunu muştuluyor. Sömürü düzeninin sahiplerinin asıl korkusu bundandır.
link: İzmir’den emekli bir işçi, Yeni Ekimler Hayalse Bu Korku Niye?, 7 Kasım 2020, https://marksist.net/node/7079
Sönmeyen Bir Ateştir Ekim Devrimi
Özgürlüğün Kapılarını Açacak Yeni Ekimler İçin!