1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü. Kapitalizmin ilk geliştiği yerler olan Avrupa ve Amerika’da patronlar işçileri sömürmede sınır tanımıyorlardı. Çalışma süreleri günde 16 saati buluyordu. Bu kadar yoğun çalışan işçiler çok erken yaşlarda tükeniyor ve ölüyordu. Bu duruma dur demek isteyen işçi sınıfı Avrupa’dan Amerika’ya çok büyük mücadeleler verdi. Bundan tam 134 yıl önce 1 Mayıs 1886’da Amerika işçi sınıfı “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse” sloganıyla greve çıktı. Amerika’da ve pek çok ülkede işçiler bu haklar için çetin ve kararlı mücadeleler vererek günlük 8 saatlik çalışma süresini patronlara kabul ettirdiler ve bugünlere gelindi. Türkiye’de ise Osmanlı’nın Balkan vilayetlerinde 1 Mayıs kutlamaları yapıldıysa da yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinde 1 Mayıslar uzun süre yasaklıydı. Uzun süren yasakların ardından 1 Mayıs, 1976’da DİSK ve Maden-İş’in öncülüğünde İstanbul Taksim Meydanında ilk kez kutlandı. 1980 askeri darbesi kesintiye uğratsa da ilerleyen yıllarda mücadeleci işçilerin, sosyalistlerin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin çabalarıyla 1 Mayıslar yine kutlandı. Mücadelelerin sonucunda 1 Mayıslar işçi sınıfının gündemine daha çok girdi. Türkiye’de artan mücadeleler ve kitlesellik sonucu 1 Mayıs, 2010 tarihinden itibaren devlet tarafından resmî tatil olarak kabul edildi.
İçinden geçtiğimiz günlerde tüm toplum, koronavirüs salgını gerekçesiyle korku tüneline itilmek isteniyor. Gece gündüz televizyonlardan, gazetelerden, internetten korkuyu güçlendirecek yayınlar yapılarak kitleler manipüle ediliyor. İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs egemenler tarafından unutturulmaya çalışılıyor. Bizler sınıf bilinçli işçiler olarak egemenlerin yalanlarına kanmıyoruz. Büyük bir ekonomik krizin yaşanmakta olduğunu, gelecek günlerde bu ekonomik krizin daha da derinleşeceğini biliyoruz. Koronavirüs salgınının patronlar medyası tarafından bu kadar abartılmasının ardında da bu gerçeğin olduğunu biliyoruz. Büyük kriz büyük fatura demektir. Soru bu faturayı kimin ödeyeceğidir. Dünyanın dört bir yanında egemenler faturayı işçi sınıfına kesmek için ellerinden geleni yapıyor. Bizi çok zorlu günler bekliyor. Öte yandan dünyanın farklı coğrafyalarında işçi ve emekçiler yavaş yavaş hakları için sokağa çıkmaya, işyerlerinde grevler yapmaya tekrardan başladılar. Bu zorlu günlerden çıkmanın tek yolu örgütlü mücadeledir. 1 MAYIS ruhu ile örgütlü mücadelemizi, dayanışmamızı büyütelim.
YAŞASIN 1 MAYIS! YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
link: Sefaköy’den eğitim işçileri, 1 Mayıs Ruhuyla Dayanışmamızı Büyütelim, 1 Mayıs 2020, https://marksist.net/node/6911
Rejimin “Koronavirüsle Mücadele” Stratejisi
Önyargı Duvarının Yıkılışı