İstanbul’un birçok ilçesindeki sokaklarda, metro istasyonlarında, toplu taşıma duraklarında ve bazı okulların duvarlarında HAD imzasıyla “gençlik yeni anayasa istiyor” afiş ve pankartları göze çarpıyor. Hürriyet ve Adalet Derneği denilen bir dernek tarafından yürütülen bu kampanyanın sloganlarına bakacak olursak, hangi amaçla yapıldığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunlardan ilk bakışta dikkat çekenler şöyle:
“Gençlik Anayasa İstiyor, Genç Bir Anayasa İstiyor.”
“Gençlik Başkanlık Sistemi İstiyor.”
“Güçlü Bir Türkiye İstiyor, Güçlü Ekonomi İstiyor.”
“İdeolojisiz Bir Anayasa İstiyor.”
“Hukuka Güven İstiyor.”
Erdoğan ve şürekâsının adeta dillerine pelesenk ettikleri “Türkiye artık darbe ürünü anayasayla yönetilmemeli” nakaratı, yargıda da tam bir hâkimiyet oluşturmak için kılıf olarak kullanılmaktadır. Bugün hayata geçirilen anti-demokratik uygulamalar, Kürt illerindeki katliamlar nasıl bir anayasanın istendiğini gözler önüne sermektedir. Bu uygulamalar ‘80 darbesi anayasasına adeta rahmet okutuyor. Bu uygulamaların yasalaşması anlamına gelecek yeni anayasa bu şartlar altında kime hizmet edecektir? Bu anayasa barışı mı getirecektir? Gençlerin en büyük sorunu olan işsizliğe, gelecek kaygısına bir çözüm mü sunacaktır? Veya sayıları İzlanda nüfusunu geçmiş olan atanamayan 350 binden fazla öğretmenin ataması mı yapılacak? Elbette ki onların bu sorunların çözümü gibi bir dertleri yoktur.
Mevcut dar burjuva demokrasisinin bile ayaklar altına alındığı koşullar altında her türlü muhalefeti sindirme ve yok etme politikaları giderek artmaktadır. Günden güne otoriterliği arttıran iktidarın yeni anayasasının, başkanlık sistemi için bir kılıf, faşist tırmanışın uygulamalarının bir ileri hali olmaktan başka bir anlama gelmeyeceği açık değil midir? Çeşitli kılıflara büründürülerek ısıtılıp ısıtılıp karşımıza çıkartılan başkanlık sistemi tek adamlığın yasal zemine oturtulmasından başka bir şey değildir.
“Güçlü Türkiye, güçlü ekonomi” istiyormuş gençlik! Türkiye dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında yer alıyor. Her ne kadar dış politikası başarısız olmuş gibi görünse de alt-emperyalist heveslerinden vazgeçmiş değil. Dolayısıyla güçlü Türkiye yolunda kendi emperyalist emelleri için tüm güçleri elinde toplayabilmenin yolu elbette ki emekçilerin şartlarını daha da yaşanmaz hale getirmekten geçiyor. Bizlere “güçlü Türkiye istiyoruz” safsatasıyla savunma yapıyorlar. Türkiye’yi ekonomik açıdan nereden nereye getirdik diye övünüyorlar. Göğüslerini gere gere GSYH’yi 10 bin dolarlara çıkardık diye övünüyorlar. Peki, bizler bu zenginliğin ne kadarından yararlanabiliyoruz? Payımıza düşen kuru milliyetçilik ve artan yoksulluktan başka ne olacaktır?
İdeolojisiz bir anayasa istiyormuş gençlik! İdeoloji, bir hükümetin, bir siyasi partinin, bir toplumsal sınıfın politik ve hukuksal düşüncelerinin tümüne deniyor. Bizler biliyoruz ki sınıflı toplumlarda egemen ideoloji son tahlilde egemen sınıfın fikirleri ve onun aygıtlarının yaydığı ideolojidir. “İdeolojisiz anayasa” söylemi de iktidarın ideolojisinden başka bir şey değildir. Bu söylemin kendisi bile son derece ideolojiktir! Kemalizmin kalelerini ele geçiren AKP, Türk-İslam senteziyle yoğrulmuş bir burjuva ideolojiyi hâkim hale getirmek istemektedir. İşte “malûm gençliğin” ideolojisiz anayasa derken altında gizlediği şey budur. İdeolojisiz anayasa söylemiyle yaymaya çalıştıkları yanılsama elbette bizleri politikalarına karşı sessiz ve çaresiz bırakamayacaktır. Devrimci Marksizmin bize gösterdiği yol karşımızda pırıl pırıl durmaktadır.
Son olarak “hukuka güven isteyen” gençlik, “mevcut anayasa tüm tadilatlara rağmen hâlâ 1980 darbesinin ruhunu taşıyor ve millete karşı güvensizliğin bir eseridir” demektedir. Evet, eğer ki niyet darbe anayasasını kaldırıp daha demokratik bir anayasa oluşturmak olsaydı bizler de katılırdık. Demokratik açıdan bazı iyileştirmelerin toplumu ileriye taşıması elbette ki yadsınamaz. Ancak AKP ve Erdoğan iktidarının hedefi gerçekte burjuva düzen sınırları çerçevesinde dahi demokratikleşme ya da hukuksuzlukların ortadan kaldırılması değildir. Yukarda sıralanan sloganların yer aldığı pankartlarla, afişlerle toplumun gözlerinin içine soka soka anayasa değişikliği için taban desteği oluşturulmaya çalışılmaktadır. Sanki toplumun farklı kesimlerinden destek varmış gibi anayasa değişikliğine meşruiyet kazandırılmaya çalışılıyor. “AKP’nin faşist iktidar için anayasal zemin oluşturmasına hayır!” diyen biz işçi sınıfının gençliği, tüm gençliği, halkları birbirine karşı boğazlatma politikasına karşı çıkmaya ve daha çok ses çıkarmaya davet ediyoruz.
link: Okan Üniversitesi’nden bir öğrenci, “Gençlik Yeni Anayasa İstiyor”, 1 Nisan 2016, https://marksist.net/node/5007
Milyonlar Açlık ve Savaşla Boğuşuyor
Sykes-Picot, Yalanlar, Gerçekler