Ben Anadolu’yum Bazen, adıma türküler yakılır Bazen, yağma masasında meze olurum Bazen sevdalanırım gökyüzüne, uzatırım kollarımı Ağrı’nın doruklarından Bir ana gibi bereketli ve hünerliyim Tanık oldum Binlerce yıl gerisine ve bugüne Ama alışamadım Yasemin kokan bahçelerdeki barut kokusuna Alışamadım Kıyılara vuran bebeklere Ben Anadolu’yum İnce Memed oldum, deyyusların karşısına dikilmek için Çukurova’ya nam saldım, Hürü Anaya yeni muştular getirdim Bazen sevdalandım daha bıyıklarım terlemeden Ve kalleşçe vuruldum sırtımdan Mezopotamya’da Berfo Ana gibi yara aldım bin yerimden Hacı Lokman olup sürüklendim bir obüsün ardından Ve inadına dikildim yeniden ayağa Dedim ya, ben Anadolu’yum Acılarım öfkeme eşdeğer Ağıtlarını dinledim Maraş’ta anaların, Sivas’ta diri diri yakıldım Soma’da, Sur’da kalleşçe sırtımdan vuruldum Ve “ne güzel öldüm” yerin derinliklerinde Ve Pir Sultan olup dirildim darağacına yürümek için Berrak bir şafağın aşkıyla Süzüldüm bir ak güvercin olup maviliklere doğru Dedim ya gülüm, ben Anadolu’yum
17 Mart 2016
link: Kıraç’tan bir işçi, Ben Anadolu’yum, 17 Mart 2016, https://marksist.net/node/4973
... önceki yazı
Sarsılan AB ve Işıldayan Marksizm
Sarsılan AB ve Işıldayan Marksizm
sonraki yazı ...
Vahşete Sessiz Kalma!
Vahşete Sessiz Kalma!