Dünyanın hemen her yerinde, her yıl Mayıs ayında, öpücükler ve güller ile dolu bir gün yaşanıyor. Ya da bize yaşanıyormuş gibi aktarılıyor. çiçekler ve hediyelerle doldurulan bu gün, bir yıl boyunca çektirilen eziyet ve cefanın ardından, annelere bahşedilmiş bir gün olarak kutlanıyor. Oysaki ortada kutlanacak olan bir şey yok. Ortada olan tek şey hediyeler. Bize dayatılmış olan hediye tuzakları.
Kapitalizm tükettirme çılgınlığını bir şekilde dayatmak zorundadır. Eğer tüketim denilen şey yeterince olamazsa bu durumda piyasa daralacaktır. O halde bir şekilde tüketim pompalanmalıdır. Bunun için uydurulmuş olan, uğruna mücadele edilmemiş olan günler yaratmak da burjuvazinin görevidir. Sevgililer günü, anneler günü ve görece yeni olarak ortaya çıkarılan babalar günü bunlardan sadece bazılarıdır.
Bir taraftan yeni günler icat ederek tüketimi pompalamaya çalışan burjuvazi diğer taraftan, büyük mücadeleler sonucunda kazanılmış olan günlerin içeriğini boşaltarak bu günleri de bir tüketim günü haline getirme çabası içinde. Ama biliyoruz ki Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi emekçilerin kanları pahasına kazandığı günler hiçbir zaman “Dünya Kadınlar Günü” olmayacaktır, buna izin vermeyeceğiz.
Her şeyi kâr üzerine kurulu olan, insanların iliklerine kadar sömürüldükleri bu toplumda insani değerler için bir gün olamaz. Ne anneler günü ne sevgililer günü ne de babalar gününde anneler, sevgililer ya da babalar düşünülerek hareket ediliyor. Asıl olarak piyasaya hareket getirmek, tüketimi arttırmak isteniyor. Bu günlerin içeriği kapitalistler tarafından doldurulamaz, çünkü hiçbir kapitalist için bir ananın, babanın değeri bizim anladığımız anlamı içeremez. Hiçbir kapitalistin anası, babası bizim analarımız gibi bizlerin biraz daha iyi koşullarda yaşayabilmeleri uğruna canlarını dişlerine takıp çalışmaz. Evde bir somun ekmek olduğunda bu ekmeği aç kalmak pahasına paylaşmak burjuva kadınların değil, işçi anaların sahip olduğu bir niteliktir. Ayda 400 milyon ile ev geçindirip bir taraftan da çocuğunu okutabilmek için uğraşmak işçi anaların ve babaların niteliğidir.
Burjuvazi kendi eliyle yıktığı feodal ilişkilerin yerine sadece para ilişkisini koymuştur. Ve bugün, bundan dolayı, bu tarzda günlerin burjuvazi için tek bir anlamı vardır: para. Burjuvazi bir taraftan modern sanayi, çalışma koşulları ve verdiği düşük ücretler dolayısı ile işçi sınıfının ailesinin varolabilme koşullarını ortadan kaldırırken, diğer taraftan kendi iğrenç para ilişkileri ile dolu aile bağlarını topluma empoze etmeye çalışıyor. Her yıl örnek aileler, örnek anneler seçerek işçi sınıfına işte siz de böyle olmalısınız propagandasını yapıyor.
Kapitalist toplum, insanların insani olan bütün değerlerini yıkarak bunların yerine maddi değerler koyuyor. Bundan dolayı kapitalist toplumun yarattığı günlerin biz işçiler için hiçbir anlamı olamaz. Bu ve bu tarzda günlerin, bir gün ile sınırlanmayıp bütün bir ömür boyunca sürebilmesi ancak insana insanca değer verilebilmesi koşulu ile gerçeklenebilir. Bu ise bu toplumun değil, gelecek olan komünist toplumun bir ürünü olabilir. İnsanın insanca yaşadığı, insani özelliklerin ortaya çıktığı ve insana insan gibi davranılacak olan tek toplum komünizmdir.
link: Kartal’dan MT okuru bir işçi, Burjuvazinin “Anneler Günü”, 11 Mayıs 2005, https://marksist.net/node/389
Kıbrıs'ta Gerçek Çözümün Yolu
Tibet İşçileriyle Röportaj