Bu soru küçükken neredeyse hepimize sorulmuştur herhalde. Herkesin bir mesleği vardır bu düzende ve ancak bu meslek sayesinde hayatta kalabilir insan. O küçük yaşlardan itibaren bu gerçeği kavratabilmek için akrabalarımız, komşularımız, öğretmenlerimiz, herkes sorar: “Büyüyünce ne olacaksın?”
Aslında bireysel kurtuluş için bir umut yatar bu sorunun altında. İşçi ve emekçi çocukları iyi bir meslek seçmelidir kendilerine ve bu mesleğe ulaşmak için deli gibi çalışmalıdır bize bu soruyu soran zihniyete göre.
Sınavlarda at yarışındaki atlar gibi rekabet ederek iyi bir üniversite kazanmaya çalışır bütün işçi ve emekçi çocukları. İş bulma imkânı daha fazla olan bir bölüme girebilirse belki zengin olabilir ve böylelikle hem kendisini hem de ailesini kurtarabilir diye düşünür çoğunluk.
Yüz binlerce işçi ve emekçi çocuğu liseyi bitirdikten sonra üniversitede bir bölüme girer. Ben de bu öğrencilerden biriyim. Çukurova Üniversitesinde bir mühendislik bölümünde okuyorum. Ben de yukarıda sözünü ettiğim türden bir sürü hayal kurarak üniversiteye başladım. Derdim bu bölümü çabucak bitirip iyi para kazanabileceğim bir iş bulmaktı. Üniversiteye gelince bunun böyle olmadığını fark ettim. Binlerce insan benim okuduğum bölümü okuyordu ve binlercesi de mezun olmuş ve iş arıyordu.
Peki bu nasıl olabiliyordu? Bu dünya kaynakları herkese yetebilecekken nasıl bu kadar aç ve işsiz insan olabiliyordu? Ben sadece bana öğütleneni yapmıştım ama yine de işsiz kalma tehlikesiyle yüz yüzeydim.
Bu ve bunun gibi sorulara cevap bulmak için kapitalist sistemin kendisine bakmak gerektiğini fark ettim. Hayal kurmamızı ve başkalarıyla rekabet ederek zengin olmamızı öğütleyen bu sistem ve onun zihniyetidir. Bu yüzden bireysel kurtuluş mümkün değildir ve bu çürümüş, köhnemiş kapitalist sistemden kurtulmak için birlikte mücadele etmeliyiz.
link: Çukurova Üniversitesi’nden bir öğrenci, Büyüyünce Ne Olacaksın?, 28 Aralık 2014, https://marksist.net/node/3865
Meksika Aynasında Çürüyen Kapitalizm
Roboski Yarası Kanamaya Devam Ediyor