Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan bir haberde, polisin aslında öğrenciler için üniversitelerde özgürlük istediği, ancak okul idareleri yüzünden üniversiteye “mecburen” girdiği söyleniyordu. Polisin, çıkan şiddet olaylarından, gerekli-gereksiz her durumda polisi okulun içine sokan okul idaresini sorumlu tuttuğu da dile getiriliyordu.
Üniversite rektörleriyle Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı Güvenlik Daire Başkanlığı dört ay boyunca Diyarbakır, Adana, İzmir, Ankara, İstanbul, Erzurum, Samsun ve Trabzon illerinde bölge toplantıları gerçekleştirmiş, “üniversitelerde olayların azaltılmasına” yönelik tartışma yürütmüş.
Bu toplantılardan birinde “polis görmek öğrenciyi rahatsız ediyor” diyen polis, üniversite yönetimlerinden her olaya çağrılmamalarını ve üniversitelerin kendi özel güvenlik sistemlerini kurmalarını istemiş. Hakkını arayan herkese hırsla saldıran, insanları işkenceden geçirip katleden, fabrikalarının önünde patrona karşı direnen işçilere saldıran, miting alanlarını savaş alanlarına çeviren polis, birden kendini aklama gayretine girmiş.
12 Eylül 1980 faşist darbesi sonrasında üniversitelerin içine karakollar kurulmuş, resmilerin yanı sıra yüzlerce sivil polis buraları mesken tutmuştur. Baskılara, yasaklara, anti-demokratik eğitim sitemine vb. karşı tepkilerini eylemlerle dile getiren muhalif-devrimci öğrencilerin sindirilmesi, diğer öğrencilerle kaynaşmalarının engellenmesi için, polis ve okul yönetimleri sıkı bir işbirliği halindedir. Öğrencilerin, afiş astığı, bildiri dağıttığı, pankart veya döviz taşıdığı, üniversite yönetimine karşı slogan attığı, halay çektiği, şarkı söylediği için okuldan süreli veya süresiz uzaklaştırılmalarında, okul ile polis arasındaki işbirliğinin önemli bir payı vardır.
Üzerinden satırı-bıçağı eksik olmayan faşistlerin, öğrenci olsun veya olmasın, kampüse girip çıkmalarına kolaylık sağlayan polis, devrimci öğrenciler söz konusu olduğunda giriş-çıkışlarda tacizi eksik etmediği gibi, bardak veya maket bıçağını dahi gözaltı nedeni yapabiliyor.
Lakin polis söylediği sözlerin bir noktasında haklı: polisin olmadığı yerde gerçekten de sorun çıkmaz. Birçok işçi ve öğrenci eyleminde, polis alandan uzak kaldığı sürece “olay” çıkmamıştır.
Bugüne kadar öğrencilerin ve işçilerin hemen her protesto eyleminde herhangi bir bahaneyle gerginlik yaratan, elindeki cop, gaz, panzer, boyalı-basınçlı su gibi her türlü donanımı büyük bir hırsla sonuna kadar kullanarak müdahale eden polis, şimdi pişkin pişkin bunu mecbur edildiği için yaptığını söylüyor. Kimi zaman pankart sopası, kimi zaman pankart veya dövize yazılı olan veya atılan sloganlar, hatta kortejin düzenli bir şekilde alandan çıkması polisin müdahale etmesine bahane olabiliyor. Bugüne kadar şiddet görüntülerinin yaşandığı eylemlerin büyük bölümü, güya kitle güvenliğini sağlamak üzere eylemlerde boy gösteren kolluk kuvvetleri tarafından provoke edilmiştir.
Üniversitelerin kendi bünyesinde oluşturulması istenen özel güvenlik birimleri de polisten farklı bir rol oynamamaktadır. Onlar da üniversitelerde öğrencilerin sindirilmesi rolünü oynamaktadırlar. Okullarda faşist örgütlenmeler ve polis var olmaya devam ettikçe öğrenciler tehdit altında kalacaklardır. Faşist örgütlenmeler yasaklanmalı, üniformalısıyla siviliyle polis ve jandarma tümüyle kampüslerden çıkarılmalıdır.
Özgürlük polisin öğrenciler için isteyeceği en son şeydir. Özel güvenliğin üniversitelere sokulmak istenmesinin nedeni öğrencilere özgürlük verilmesi değildir. Yunanistan’da gençliğin isyanından korkuya kapılan egemen sınıf, kapitalizmin krizini her geçen gün daha da hissettirdiği bu dönemde, gençliğin olası bir patlamasının önünü alma gayretindedir. Son aylarda özellikle belirli üniversite ve fakültelerde yeniden yoğunlaşma eğilimi gösteren faşist saldırıları da bu çerçevede görmek gerekir.
Fakat sınıf mücadelesi yükseldikçe kapitalistlerin korkusu ete-kemiğe bürünmeye başlayacaktır. İşçi sınıfının yanında saf tutarak, talepleri için sınıf mücadelesinin yöntemleriyle kararlı bir biçimde kavgaya katılacak olan gençler, patronların kâbusunu gerçek kılacak ve gerçek özgürlüğü kendi elleriyle getireceklerdir.
link: İstanbul Üniversitesinden MT okuru bir öğrenci, Polis Öğrenciler İçin Özgürlük İster mi?, 16 Şubat 2009, https://marksist.net/node/2034
Davos’ta Zirve Yapan İkiyüzlülük
IMF’ye Nasıl Karşı Çıkmalı?