Devletin dört başı mamur yasakçı anlayışı sürüyor. İstanbul’daki Taksim yasağına benzer bir yasağa Bursa Valisi de imza attı. Bursa Valisi Şahabettin Harput, yayınladığı genelgeyle şehrin merkezi yerlerinde her türlü eylem ve etkinliği yasakladığını duyurdu. Vali Bursalı işçi ve emekçilere miting yapmayın, hakkınızı aramayın, mücadele etmeyin diyor.
Bursa’nın ana merkezleri olan Heykel, Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu, Atatürk Caddesi alanlarında miting, basın açıklaması ve gösteri yapılması Valiliğin genelgesiyle yasaklandı. Valilik yapılacak her türlü eyleme polisin müdahalede bulunacağını duyurarak, “kent sakinlerinin taleplerini” yerine getirdiğini belirtmiş.
Vali, kent sakinlerinin miting istemediği gerekçesini ileri sürüyor. Kim bu kent sakinleri, ne zaman bir araya geldiler, nerede örgütlendiler ve Valilikten nasıl bir talepte bulundular? Böyle bir talebin olmadığı, kent sakinleri denenlerin de devlet üst bürokrasisi olduğu açıktır. Hangi ilde olursa olsun, bir miting olduğunda kentte adeta sıkıyönetimin ilan ediliyor. Akşam haber bültenlerinde veya sabah gazetelerde tüm aksaklıkların nedeni olarak da miting gösteriliyor.
Gösteri düzenleyenler asıl olarak taleplerini, amaçlarını ve açıklamalarını toplumun en geniş kesimlerine duyurmak isterler. Talepler ve fikirler pankart ve sloganlarla yansıtılır. En geniş çevrelerin haberdar olması sağlanır. Mitingin amacının topluma ilan edilmesi, tartışılması ve toplumdan destek sağlanması hedeflenir. Fakat toplumsal desteği yok etmek isteyenler öncelikle mitinge izin vermezler. Miting uzun soruşturmalara tabi tutulur. Polis ablukası uygulanır. Kimi yerlerde eylemciler taciz edilerek miting sabote edilmeye çalışılır. Fakat asıl olarak, toplumun mitinge olan ilgisi, uygulanan yasaklarla en aza indirilmeye çalışılır. Kentin dışında kalan meydanlar miting alanı olarak önerilir ve mitingin özü yok edilmeye çalışılır. O gün sokakta olan, aracıyla yolda giden, yürüyen, evinde oturan insanların mitingle temas etmesi ve mitinge ilgi duyması engellenir.
Miting yapma, mücadele etme!
Mitinglerin şehrin dışında, uzak bölgelerde yapılmasının nedeni, insanların güvenliği değil, gelişecek mücadelenin önünün kesilmek istenmesidir. Toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerle onların örgütlerinin yapacağı her türlü eylem ve etkinlik izin verilmeyerek engellenmeye çalışılıyor. Mücadele etmenin, toplumsal destek sağlamanın, alanlarda birlik olmanın önüne engeller dikiliyor.
İşçi ve emekçilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerin meydanları herkese açılıyor, fakat sıra işçi sınıfına gelince kapatılıyor. Bu bir korkunun ifadesidir. Toplumsal mücadeleden çekinen burjuva devlet yasaklara sarılarak, gelişecek mücadelelere engel olmaya çalışıyor. Bursa, işçi sınıfının sayı, örgütlülük ve mücadele tarihi açısından önemli şehirlerden biridir. Bugün alanları yasaklayarak işçi sınıfının mücadelesine engel olacağını sananlar yanılıyorlar. Kızıl Bursa marşının ölümsüz dizeleri nasıl yok edilemediyse işçi sınıfının kanı, canı ve mücadele tarihinin simgesi olan alanlar da unutturulamaz, yasaklanamaz. İşçi sınıfı burjuvazinin yasaklarını bir gün elbet yıkacak! Kızıl Bursa marşının dizelerinde dendiği gibi “işçi köylü meydanında uzatarak elini”… “olursa değil mutlaka kızıl Bursa olacak”!
uludağın eteğinde bir cehennem şehir var
bir şehir ki burjuvalar yeşil bursa diyorlar hayda hay
dar sokaklarında gezer işsizlik ve yoksulluk
fabrikalar ipek boyar genç kızların kanıyla hayda hay
biz çıkarız Uludağ’a bir kucak odun için
onlar çıkarlar oraya zevk için sefa için hayda hay
işçi köylü meydanında uzatarak elini
mustafa suphi yoldaşın dikecez heykelini hayda hay
yeşil bursa kurtulacak kızıl bursa olursa
olursa değil mutlaka kızıl bursa olacak hayda hay
link: Bursa'dan MT okuru bir işçi, Bursa’da Miting Yasağı, 16 Haziran 2008, https://marksist.net/node/1814
ÖSS Duvarına Karşı Miting
İstihdam Paketi mi, Patronlara Kıyak Buketi mi?