Mücadele tarihimizin asla solmayacak yapraklarından biridir 8 Mart. Ve bizler bu yıl da 8 Mart’ı zorlu bir dönemden geçerken karşılıyoruz. Emperyalist haydutlar dünyamızı ateş topuna çevirmiş durumda. Başta Ortadoğu olmak üzere üçüncü emperyalist paylaşım savaşının alevleri her yanı yakıyor. Emekçiler tarifi zor bir zulüm cenderesinde ölüm kalım mücadelesi veriyor. Bütünüyle gericileşmiş kapitalizm tarihte eşi benzeri görülmemiş bir eşitsizliğe yol açıyor. Milyarlar yokluk içinde kıvranırken birkaç asalak yaratılan tüm zenginliğe el koyuyor. Ekonomik krizin yıkıcı sonuçlarına dünya ölçeğinde yükselen otoriterleşme dalgası eşlik ediyor. Çeşitli doz ve biçimlerle faşizm yeniden hortlayarak emekçileri büyük felâketlere sürüklemenin sinsi planlarını yapıyor. Kısacası kapitalizmin egemen olduğu tüm dünyada eşitsizlik, sefalet, baskı ve zorbalık hüküm sürüyor.
Egemenlerin yarattığı bu karanlığa teslim olmayanların mücadelesi ise her türlü zorluğu aşarak sürüyor. Dünyanın her yerinde meydanlar işçi sınıfının savaşa, sömürüye, hak gasplarına, cinsiyet ve ırk ayrımcılığına karşı verdiği coşkulu mücadelelerle doluyor. İşçi ve emekçiler hep bir ağızdan “başka bir dünya mümkün” diyerek alanlara çıkıyor. İşte böylesi bir dönemde 8 Mart’ın tarihsel anlamına ve misyonuna uygun bir ruhla karşılanması son derece önemli. Bu şanlı mücadele gününden alınan ilhamla sınıf temelli devrimci mücadelenin büyütülmesi de bir o kadar hayati öneme sahip.
Bizler işçi sınıfının saflarında devrimci mücadele yürüten gençler olarak, 8 Mart’ı tarihsel özüne uygun bir biçimde karşıladığımız için büyük bir onur ve kıvanç duyuyoruz. 8 Mart başta olmak üzere, sınıfımızın mücadele tarihini devrimci Marksizmin ruhuyla bizlere aktaran, günün yakıcı ve çetrefilli sorunlarını aynı ruhla aydınlatıp yolu gösteren Marksist Tutum’a bu vesileyle teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz. Mücadele tarihimizden öğrendiğimiz üzere 8 Mart, burjuvazinin bir lütfu değildir. Burjuvaziye karşı savaşta işçi sınıfının bağrında doğmuş, çetin kavgalarla varlığını sürdürmüş, Ekim Devrimiyle taçlanmış ve sınıfsız bir dünya özleminin ifadesi olmuş şanlı bir mücadele günüdür. Burjuvazi ne yaparsa yapsın, bu gerçeğin yüreklerimizde yarattığı umudu ve coşkuyu solduramayacaktır.
8 Mart, burjuvazi her yanda savaş çığırtkanlığına soyunmuşken korkusuzca “Emperyalist Savaşlara Hayır” diyebilme cesaretini kuşanmaktır. Kapitalizmin yarattığı her türlü eşitsizliğe, köleliğe, düşmanlığa karşı çıkmak; insanın kul köle olmadığı, sömürünün ve zorbalığın yeryüzünden silindiği özgürlükler dünyası için mücadele etmektir. 8 Mart, gezegenimizi yok oluşa sürükleyen ve her yanını irin sarmış bunak kapitalizmin karşısında, insanlığa yepyeni bir dünya muştulayan dünya devrimi ve sosyalizm için mücadeledir. 8 Mart’ın ruhuyla sosyalizm için yürüyen kavga neferlerine selam olsun! Dirençle, azimle, sabırla zorluklara göğüs gerip umudu büyütenlere selam olsun!
Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Sosyalizm!
link: Ankara’dan MT okuru gençler, Sınıfımızın Şanlı Mücadele Günü 8 Mart’ımız Kutlu Olsun!, 8 Mart 2024, https://marksist.net/node/8209
Yoksulluğun Çocuk Beynine Etkisi
Kadınların Muradı!