1900’lerin başları dendiğinde 1917 Ekim Devrimi, Ekim Devrimi denince de Lenin gelir aklımıza ve gözlerimizin önüne. Ekim Devrimini örgütlü işçi kitleler yaptı. Ancak bugünden geriye baktığımızda tüm Marksistler, Lenin olmasaydı Ekim Devrimi başarıya ulaşamazdı düşüncesindedirler.
Ekim Devriminden sonra yakın tarihlerde Alman işçi sınıfı da devrim için ileri atılmıştı. Ve Almanya’da devrimci işçi sınıfının iki cüretkâr, koca yürekli komünist lideri vardı. Bunlardan biri olan Karl Liebknecht 1914’te Alman parlamentosunda emperyalist savaşa karşı oy kullanan tek milletvekilidir. Elbette bir komünist lider olduğu için bu tutumu almıştı. Karl Liebknecht enternasyonalist bir komünist gibi yaşadı ve yine öyle öldü. Dostlarına, yoldaşlarına karşı fedakâr, işçi sınıfı arasında samimi bir mesai arkadaşı gibi sevilirdi Çünkü onların arasındaydı, onlardan biri kadar mütevazıydı. Bu nedenle bugünün ve geleceğin devrimcilerinin mücadelesinde ve hafızalarında her daim var olacaktır.
Rosa Luxemburg ise sosyalizm mücadelesinin yetiştirdiği en önemli kadın devrimcilerden biridir. Komünist inancı, kısa boyu, biri topal bacağıyla bulunduğu yeri sallayan, alevleri kızıl kızıl parlayan bir ateş gibi burjuvaziyi korkudan titreten korkusuz, katıksız bir devrimcidir. Evet, Rosa bir kadındı. Bir bacağı topaldı. Ancak o mücadele içerisinde kadınla erkek ayrımının saçma olduğuna inanırdı. O zamanların sözde Marksist kimi aklıevvellerinin kendisi ve Clara Zetkin için “etekli erkekler” imalarına sadece gülüp geçmezdi, cevabını da verirdi. O erkeklere taş çıkartan bir kadın devrimciydi. Tüm boğucu baskılara rağmen ne kadın olmasının ne de topal olmasının mücadelesini engellemesine izin verdi. Belki de bütün bu yaşadıklarına karşılık da “vardım, varım, var olacağım” diyecekti. Rosa’nın sarsılmaz bir inançla söylediği bu sözler günümüze dek etkisini sürdürdü ve sınıfsız bir dünyayı kurana dek de sürecek.
Başta Lenin, Rosa, Liebknecht, Troçki, Suphi olmak üzere, işçi sınıfının geride kalan çağdaki tüm önderleri ve adını burada tek tek sayamadığımız yiğit devrimcileri tarihteki yerlerini aldılar. Bugün bu bayrağı onların takipçileri olan yılmaz komünistler taşıyor. Bu görev zahmetlidir. İşçi sınıfının enternasyonal mücadelesi dünden bugüne, bugünden yarına devam ediyor ve edecek…
link: İzmir’den bir MT okuru, Mücadelemiz Sınıfsız Bir Dünyayı Kurana Dek Sürecek, 28 Şubat 2024, https://marksist.net/node/8200
Avrupa’da Çiftçilerin Öfkesi ve Çıkışsızlığı
Sırtımızda Milyar Dolarlık Ölümcül Yükler