Türkiye’de AKP hükümetinin özellikle son yıllarda eğitim sisteminde sık sık yaptığı tutarsız değişiklikler, sistemi adeta bir deneme tahtasına çevirdi. Öğrenci ve velilerde çok büyük bir kaygı oluşturdu. Çocuk- ebeveyn çoğu insanın psikolojisini kötü yönde etkiledi. Ezbere dayalı, dinci ve milliyetçi yanı ağır basan, kindarlığı ve itaatkârlığı aşılayan derslerle dolu bir eğitim müfredatı oluşturarak sorgulamayan nesiller yetiştirme hedefindeler. Çocuklar çok daha küçük yaşlardan itibaren sınavlara tâbi tutuluyor. Daha iyi okullarda eğitim görerek daha iyi bir gelecek kurmak umuduyla öğrenci ve veliler bu sınavlara hazırlanmak zorunda bırakılıyor. Adeta yarış atı haline getirilen öğrenciler arkadaşlarıyla kıran kırana bir rekabete giriyor. En yüksek puanı almak ve en iyisi olmak için yarışıyor. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren bencilliği, acımasızlığı, duyarsızlığı bu yolla öğretiyor kapitalist düzen. Çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmak isteyen anne-babalar, maddi imkânsızlıklara rağmen dişinden tırnağından arttırıp, ek iş yapıp, mesaiye kalıp çocuklarını daha iyi olduğunu düşündükleri özel okullara göndermeye çalışıyorlar. Çocuğunun önce iyi bir liseyi sonra da iyi bir üniversiteyi kazanması için her türlü sömürüye karşı ses çıkarmadan çalışıyor.
AKP’nin 16 yıllık iktidarında ve özellikle son yıllarda uyguladığı baskıcı politikalarla eğitim sistemi yerle bir edildi. Okullar, eğitim veren kurumlar olmaktan çıkarıldı ve ticarethanelere dönüştürüldü. Parasız ve devletin sorumluluğunda bir hak olan eğitim hakkı fiiliyatta paralı hale getirildi. Kapitalist sistem eşit olmayan koşullar yaratıyor ve bu koşullarda öğrencileri yarışa sokuyor. AKP iktidarı da kendi siyasi çıkarları için dershaneleri kapattı ancak sınavları kaldırmadı. Sınavı kazanmak için ise devlet okulları yeterli değil. Sınava hazırlık için dershaneler yerine alternatif özel okullar teşvik edildi. Bu okullara gidebilen bir adım öne geçiyor. Ücretleri bir işçi ailesi için servet değerinde olan bu okullara gidemeyenler ise geriden başlıyor hayat kavgasına. Sınavı kazanıp iyi bir Fen ya da Anadolu lisesini kazanan bir öğrencinin umudu da bir adım öne geçiyor. Ama bitmiyor yarış. Bir sonraki hedef iyi bir üniversite kazanmak oluyor. Bunun için yine bir yarış başlıyor. Hem de daha büyüğü ve daha yıpratıcısı. Kazanılan lise ne kadar iyi bir lise olursa olsun üniversite sınavında iyi bir bölümü kazanmak için yeterli olmuyor. Öğrenciler ya okul sonunda bir kursa ya da sınava yönelik eğitim veren özel bir okula gitmek zorunda kalıyor. Sınav için Fen ya da Anadolu liselerinden kaydını alıp özel liselere kayıt yaptıran öğrencilerin sayısı oldukça fazla. Yani onca stres, dershanelere verilen paralar, çekilen zorluklardan sonra Anadolu lisesinde verilen eğitim üniversite sınavını kazanmaya yetmediği için öğrenci bu sefer özel okula gönderiliyor. Yeter ki çocuklar anneleri-babaları gibi ezilmesin, eziyet çekmesin! Ticarethane olarak görülen özel okullar ise içi boşaltılmış ve sınava yönelik ezberci eğitim veren kuruluşlar durumunda.
Peki, sizce tüm bu zorluklara rağmen iyi bir üniversiteyi kazanıp bitirdikten sonra diplomasını eline alan öğrencileri iyi bir gelecek bekliyor mu? Kendi mesleğini yapabilen kaç tane üniversite mezunu genç var? Gelinen durum öyle ki kendi mesleği ile ilgili olmasa da iş bulup çalışabilen gençler bile kendini şanslı hissediyor. Ama ya işsiz kalanlar… Bin bir hayalle emek verilip büyütülen gençlerimiz…
16 yıllık iktidarında açlığı, sefaleti daha da büyüten, sömürüyü katmerleştiren, umutları yok eden, insanları çaresizliğe iterek psikolojilerini bozan, iş cinayetlerini arttıran, haksız savaşları büyüten, ocakları söndüren AKP hükümeti, kapitalist sistemin çıkmazıyla birlikte çıkmaza doğru gidiyor. Ancak çıkmaza girdikçe saldırıları daha da büyüyor ve daha çok can yakıyor. Biz artık canımız yansın istemiyoruz. Çocuklarımıza umut dolu, güvende oldukları yarınlar bırakmak istiyoruz. Biz artık birlikte ve kardeşçe, kaygı duymadan yaşadığımız bir hayat istiyoruz. Önümüzde bir seçim var. Gelin hep birlikte AKP’ye dur diyelim ve daha fazla umutlarımızı çalmasına müsaade etmeyelim.
link: Ankara’dan bir işçi, Deneme Tahtasına Çevrilen Eğitim Sistemi, 22 Haziran 2018, https://marksist.net/node/6422
Çevrenin Katili Çarkı Bozuk Düzene Hayır!
“Ben Zaten Elli Liralık Alıyorum”