Metal grevinin başladığı ilk gün, çeşitli sektörlerde çalışan UİD-DER üyesi işçiler olarak, MESS dayatmalarına karşı olduğumuzu, grevin başarısının hepimizin başarısı olduğunu vurgulayan slogan ve pankartımızla, grevci işçilere ziyaretler gerçekleştirdik. Bu ziyaretlerde metal işçilerinin alkış ve ortak sloganlarıyla karşılandık.
Gebze’deki metal fabrikalarının birinde, dayanışmaya gelen siyasi çevrelerin artmasıyla beraber, bazı sendika temsilcileri, işçileri kol kola girmeye zorlayarak, dayanışmaya gelen kitleye aralarına iki adım mesafe koymaya giriştiler. O ana kadar çeşitli çevrelerle sohbet etmeye, tanışmaya ve ortak sloganlar atmaya başlamış olan işçiler ne olduğunu anlamadan, mahçup bir şekilde kitleden kopartılarak, yalıtık durmaya zorlandılar. Sendikalara siyaset bulaştırmama adına işçileri devrimci sınıf siyasetinden uzak tutmaya çalışan bu anlayışın örneklerine pek çok durumda tanık olduk ve ne yazık ki bu grevde de tanık oluyoruz.
Türkiye’de sendikalar, 12 Eylül askeri faşist darbesinin neden olduğu büyük bir yıkım yaşadılar. Sendikacılar bu dönemin etkisiyle sendikal mücadeleyi devrimci sınıf siyasetinden hep uzak tutmaya çalıştılar. İşçiler sendikacılar eliyle ücretlerin yükseltilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesiyle sınırlı bir mücadele hattında tutuldular. Sendikacılar işçilerin ülke ve dünya sorunlarına dair talepler ileri sürmesini, sınıfına dönük siyasal saldırılara karşı çıkan eylemler örgütlenmesini engellediler. Askeri darbenin temel hedefi de nihayetinde buydu: Sınıf ve kitle örgütlerinin, dolayısıyla işçi kitlelerinin siyasetten uzak durmasını sağlamak!
Grevin daha ilk dakikalarında metal işçileriyle dayanışmaya gelen mücadeleci işçilerle grevci işçiler arasına sınır koymaya çalışmak, darbenin hükümetlere, hükümetlerin yasalara, yasaların sendikacılara ve sendikacıların da işçilere devrettiği korku setinin göstergesidir. Sendika bürokratlarının zihinlerine işlemiş olan, işçi sınıfının militan, mücadeleci, devrimci siyasetine duyulan korku, işçilere de sirayet ettirilmeye çalışılıyor. Aslında genç işçi kuşakları ne 12 Eylül darbesini yaşadılar, ne de onun demir ökçesi altında yıllarca esaret altında tutuldular. Genç işçilerde bu çekinme, korku ve ürkeklik hali sendika bürokratlarına hâkim olan anlayıştan kaynaklanıyor.
Metal işçilerinin cesaretle atıldıkları mücadeleyi başarıya ulaştırmaları için bu önyargılardan kurtulmaları gerekiyor. Grevler bu önyargıları kırmanın önemli araçlarındandır. Bir fabrikada, işkolunda veya ülke çapında gerçekleştirilen grevler, işçilere sirayet ettirilmiş olan egemen önyargıları kırıp parçalıyor. Bunun içindir ki grevler kapitalistler için dehşet dolu günler olmaya devam ediyor.
Metal işçilerinin sahip çıktıkları grev iradesi sürdürüldükçe, bu, ekonomik kazanımların kat kat üstünde siyasal bir kazanımın kapısını da aralayacaktır. Grev, işçilere egemenler tarafından aşılanan önyargıları yerle bir edecektir. Gangster yüzünü her fırsatta gösteren Türk Metal yöneticilerinin metal işçileri arasında oluşturduğu moral bozucu hava kırılacak, metal işçileri arasında hak arama bilinci gelişecek, sendikalarını mücadeleci bir doğrultuda dönüştürme inisiyatifi her geçen gün büyüyecektir. Hükümet başta olmak üzere sermaye partilerinin greve karşı çıkması, burjuva medya organlarının grevi karalaması, polisin işçilerin üzerine saldırması ve düzen mahkemelerinin işçiler aleyhine kararlar vermesi işçilerin mücadelesini durduramayacaktır. Neticede gerçek dost ve düşmanın kim olduğu grev süreciyle bir kez daha ortaya çıkacak, mücadele kararlı adımlarla ilerleyecektir.
İşçiler arasında örgütlenme faaliyeti yürüten sınıf bilinçli işçiler, dün olduğu gibi bugün de baskılardan ve önyargılardan çekinmiyorlar. Önyargıları kırmanın tek yolunun sınıf içinde devrimci temelde çalışmak olduğunu ısrarla dile getiriyorlar. Metal işçileriyle fabrikalarda, grevlerde, işçi mahallelerinde, işçi örgütlerinde ısrarla bir araya gelerek örgütlenme faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bugün on binlerce işçinin yükselttiği grev bayrağı bu mücadelenin daha da güçleneceğinin göstergesidir. O halde önyargılara aldırmadan metal işçilerine bir adım daha yaklaşarak, doğru temelde işçilerin güvenini kazanmayı başarmalıyız.
link: Gebze’den MT okuru bir işçi, Aşılanan Önyargıları Kırmanın Bir Adımı: Grev, 6 Şubat 2015, https://marksist.net/node/3950
İslamofobi, Batı Düşmanlığı ve Emperyalist Savaş
Rakamlarla Yoksulluk ve AKP’nin “Sosyal” Politikaları