Günlerdir gündemde olan ve çokça konuşulan konulardan biri, AKP’li dört eski Bakanla ilgili Meclis oylamasıydı. 17 Aralık operasyonunun ardından yaptıkları yolsuzluk ve hırsızlıkların gün yüzüne çıkmasıyla istifa eden dört Bakan “Yüce Divan”a sevk edilmediler ve resmen aklandılar. Yani AKP hükümeti, milyonlarca insanın gözünün içine baka baka olayı örtbas etti. Aynı günlerde gazetelere yansıyan bir haberse, gerçek hırsızlar aklanıp korunurken yoksul ve çaresiz emekçilere nasıl da hırsız muamelesi yapıldığını gözler önüne serdi.
Eyüp Şahin Erzurum’da yaşayan yaşlı bir insan. 65 yaş üzeri insanlara verilen ücretsiz seyahat kartıyla eşini belediye otobüsüne bindirmek istedi. Çünkü eşi kartını evde unutmuştu. Kartı okuttu ve otobüsten indi. Ancak otobüs şoförü “ücretsiz kartını başkasının yerine kullanamazsın” diyerek kartına el koyunca yaşlı adam sinirlendi ve gerginlik karakola kadar taşındı. Otobüs şoförü yaşlı adamdan şikâyetçi oldu. Yaşlı çift gözaltına alındı.
Alın size adalet! Bir tarafta ayakkabı kutularında saklanan milyon dolarların sahipleri aklanıyor; bir tarafta yaşlı bir insanın belediye otobüsüne kartsız binmesi olay oluyor. Bir tarafta Bilal odalar dolusu milyonları eritmek için canını dişine takarak oradan oraya koşuşturuyor; bir tarafta yaşlı bir kadın kart göstermeden şuradan şuraya gidemiyor. Devletin zirvesindekiler trilyonluk vurgunlar yapıyorlar. Durum ifşa olduğunda “adalet” onları cezalandırmıyor. Ama aynı “adalet”, seyahat kartını evde unutan bir insana hırsız muamelesi yapıyor, karakolun yolunu gösteriyor. Milyonlarca işçinin, emekçinin alın terini çalanlar ellerini kollarını sallayarak lüks yaşantılarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Diğer tarafta emekçi insanlar yaşına başına bakılmadan adeta tartaklanarak karakollara sürükleniyorlar.
Hatırlayanlar olacaktır mutlaka. 16 yıl önce 3 küçük çocuk canları baklava çektiği için Gaziantep’te bir baklavacıdan baklava çalmışlardı. Bu üç küçücük çocuğa baklava çaldıkları için 6 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası verilmişti. Görüldüğü gibi söz konusu işçiler, emekçiler ve onların çocukları olduğunda hiçbir “suç” cezasız kalmıyor. Ne de olsa adalet mülkün temelidir! Bundan 16 yıl önce iktidarda başka hükümetler vardı. Bugün ise AKP hükümeti var. Aradan geçen 16 yılda değişen tek şey iktidar partileri oldu. Değişmeyense işçi, emekçi düşmanlığının artarak devam etmesidir.
Yaşlı çiftin yaşadığı olayda gözümüzden kaçmayacak bir ayrıntı daha var: Kendisi de bir işçi olan şoförün tutumu. Patronlar biz işçileri her daim işten atmakla tehdit ediyorlar. Bunu yaparken de bizi diğer işçi kardeşlerimizle karşı karşıya getiriyorlar. Yani şairin dediği gibi hemcinsimize boğduruyorlar bizi. Gerek bu yaşanan örnek üzerinden, gerek işçilerin giderek ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları üzerinden düşünecek olursak ancak örgütlü bir güç haline gelerek tüm bunların üstesinden gelebiliriz. Fabrikalarda, inşaatlarda, madenlerde işçi kanına doymayan, patronlardan ve onların sözcülüğünü yapanlardan, alın terimize el uzatanlardan hesabı ancak işçi sınıfının birliğiyle sorabiliriz.
Biz sadece o iki yaşlı insanın değil, tüm işçi ve emekçilerin ücretsiz ulaşım hakkı olsun istiyoruz. Ödediğimiz vergiler patronlar sınıfına, bezirgânlara peşkeş çekiliyor. Oysa ödediğimiz vergilerle iyi bir ulaşım altyapısı sağlanması ve ulaşımın ücretsiz olması mümkün. Asıl hırsızlar, sırtımızdan kazanılan servetler dağ gibi birikirken yoksulluğu bize kader diye dayatanlardır. Hırsızları koruyan, emekçileri ezen bu düzeni yıkmak için mücadele etmek boynumuzun borcudur.
link: Kocaeli’den MT okuru bir kadın işçi, Alın Size Adalet!, 28 Ocak 2015, https://marksist.net/node/3928
Cizre: AKP, Polis, Hizbullah, Cemaat ve Ötesi
Metal İşçileriyle Omuz Omuza Mücadeleyi Büyütelim!