

Sermaye sınıfı, her bir olaya kendi sınıfının penceresinden bakar ve her şeyi sınıfsal çıkarlarına göre yorumlar. Kapitalist sistemde, yargı, meclis, medya, eğitim kurumları gibi bütün araçlar, aygıtlar, sermaye sınıfının çıkarlarını korumak için dizayn edilmiştir. Her fırsatta “hukukun herkese eşit mesafede” olduğu zırvaları anlatılsa da hayat, gerçeklerin bunun tam tersi olduğunu bakan her göze gösterir.
Egemen sınıf her fırsatta bazı emekçi mahallelerini suç batağı olarak göstermektedir. Çizilen tablo “bu mahallelere girilmez, gasp, hırsızlık, uyuşturucu, fuhuş vb. her türlü kirli işler döner” şeklindedir. Hatta bu işçi mahallelerinde yaşanan dramları dahi çeşitli programlarda konu yaparak buradan bir reyting yükseltme peşinde koşarlar. Fakat gözlerden gizlense de çürüme ve yozlaşmanın büyüğü, tepelerde yaşanmaktadır. Takım elbiseli, kravatlı, “güler yüzlü” sermaye sahiplerinin kapalı kapılar ardındaki dünyalarında nasıl bir lağım çukuru yattığını her fırsatta dışa vuran olaylardan kolayca anlayabiliriz. Sınıfımızı cahillikle, kabalık ve görgüsüzlükle itham eden egemenlerin, sırf kendi çıkarları için milyonlarca emekçiyi nasıl birbirine boğazlattığına şahit oluyoruz. Savaşlarda ve doğa felâketlerinde milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesi, boşalan yerlerin sermayeye peşkeş çekilmesi, egemen sınıf için olağan bir şeydir. Diğer yandan uluslararası uyuşturucu ve silah kartelleri bir taraftan yoksul emekçi çocuklarını ağlarına düşürürken, diğer taraftan da her biri, devletin en tepe siyasetçileriyle, bürokratlarıyla iş tutmaktadır.
Dünyanın neredeyse tüm zenginliklerini üreten işçi sınıfını suçlamak, aşağılamak, nankörlükle itham etmek sermaye sözcüleri için olağan bir şeydir. Hakkını arayan her bir işçiye karşı düşmanca yaklaşılırken sermayenin gerçek yüzü de ortaya çıkıyor. Sermaye sınıfına saraylar diken işçi sınıfı ise örgütsüzlüğünün ağır faturasını ödüyor. Daha geçtiğimiz günlerde anasının ak sütü gibi helal olan tazminat hakkını isteyen işçi Erol Eğrek’i göz göre göre öldürdü bu sermaye sınıfı.
Bu asalak sermaye sınıfı, tüm zenginliğini işçilerin kanından canından çalarak biriktiriyor. Kutsal kabul ettikleri vergileri ödemezken, bir taraftan “vatan, millet” edebiyatı yapıp askere dahi gitmiyorlar. Ne de olsa onların kutsal topraklarını ve sermayelerini koruyan “hakir” bir sınıf var… Her türlü ahlaksızlığın, emek düşmanlığının, savaş tacirliğinin, ırkçılığın, ötekileştirmenin dibini sıyıran sermaye sınıfı utanmadan bir de topluma ahlak dersi vermeye kalkıyor!
Güya herkese eşit mesafede olan burjuva adalet, onlarca yıl bu topraklarda sosyalistlere ve Kürt halkına akıllara gelmeyecek şeyler yapmıştır. Yaşanan işçi katliamları, Alevi katliamları, Ermeni soykırımları, tehcirler, Kürt halkına yönelik katliamlar ve zulümler ve daha niceleri, sermaye sınıfının nasıl kin ve kandan beslendiğinin kanıtıdır. Ezilenlerin, yok sayılanların seslerini gün yüzüne çıkarmaya çalışan sosyalistler, türlü saldırılara, infazlara, sürgün ve zindanlara mahkûm edilmiştir.
Fakat her türlü baskı ve gericiliğe inat her dönemin onurlu, şerefli insanları, insanlığın kurtuluşu için bağrını siper etmekten geri durmamıştır. Burjuvazinin o şaşaa ve şatafatının arkasında, işçi sınıfının kanı, canı, acısı ve gözyaşı olduğunu, bu toprakların namuslu insanları gündemden düşürmemiştir. Yaşanan tüm haksızlıklara karşı verilen mücadele pek çok değer yetiştirmiştir. Nâzım Hikmetler, Ahmed Arifler, Orhan Kemaller ve daha niceleri…
İşçi sınıfı asla ve asla sermaye sahiplerinin hiçbir sözüne inanmamalıdır. Çünkü onlar Ahmed Arif’in dediği gibi “engerekler ve çıyanlardır, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır”. Yani işin özü, kapitalist sistemin efendilerinin hamuru yalan dolan ve sınıf kiniyle yoğrulmaktadır. Onların düzeni, yeryüzündeki tüm canlılar için tehdit oluşturmaktadır. Gazeteleri, televizyonları, dergileri, siyasetçileri, din adamları, erkekleri ve kadınları hepsi yalan söylemektedir. Etraflarına çamur atmaktan adeta tam bir lağım çukuruna dönmüşlerdir. Biz sınıf penceremizden bakalım, kendi değerlerimize sahip çıkalım. Bataklığa dönmüş kapitalist sistemden kurtulmak için kol kola kenetlenelim.

link: İstanbul/Esenyurt’tan bir metal işçisi, Yaşanan Her Olaya Sınıfımızın Penceresinden Bakmak, 3 Haziran 2025, https://marksist.net/node/8524
Savaş Tekelleri İçin Kullanışlı Gerilim: Keşmir
Marx’ın Kapital’ini Okumak, III. Cilt /22