Ekim Devriminin 107. yıldönümündeyiz. 1917’de dünya bir savaş cehenneminin içinden geçerken Rusya’da Lenin önderliğinde Bolşevikler, devrim ateşini yaktılar ve savaşa son verdiler. “Asıl düşman içeride” deyip emekçi kitlelere silahları kendi egemenlerine doğrultma çağrısı yaptılar. İşçi ve emekçiler Bolşeviklerin öncülüğünde iktidarı ele geçirdi ve zafer kazandılar. Dünyanın ilk muzaffer işçi devleti kurulmuş oldu. İşçi sınıfı egemenlerin korkusu haline geldi. Bu büyük devrim bugün de bizlerin yolunu aydınlatıyor.
Üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen Ekim Devrimi güncelliğini koruyor. Ekim Devrimine ebelik eden olağanüstü koşullara benzer koşullar altındayız, mesela yine bir savaş cehenneminin ortasındayız. Suriye, Ukrayna, Filistin, Lübnan… Yakın tarihte başlayıp peş peşe devam ve Üçüncü Dünya Savaşının birer cephesi olan savaşlar yayılarak devam ediyor. Bombalar yağıyor; çocuklar, kadınlar, emekçiler acımasızca öldürülüyor. Açlık, susuzluk, hastalık yayılıyor. Tüm canlılar bundan zarar görüyor. Evler, şehirler bombalanıyor. Bilmedikleri uzak diyarlara göçe zorlanan insanlar acı çekiyor.
Dünya halklarına, insanlığa, gezegenimize işçi sınıfının devrimi lazım! İnsanlığın kurtuluşu devrimle başlayacak. Bu düzene katlanmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Koşullar ağırlaştıkça ağırlaşıyor. Bu kadarı da olmaz dediğimiz her şeyi yaşar olduk. Tüm değerler egemenler tarafından çürütülüyor. İdeolojik bir propagandayla kitlelerin bilinci egemenler tarafından teslim alınmış durumda. Zihinsel bir bulanıklık içinde emekçiler. Sabrımız zorlanıyor, sinir uçlarımızla oynuyorlar.
Tabii her şey karşıtıyla var! Bir yerde sömürü ve haksızlık varsa ona karşı mücadele edenler her zaman olmuştur. Dün de öyleydi, bugün de öyle, yarın da öyle olacak! Bugün de dünyanın dört bir yanında egemenlerin savaşlarına karşı emekçi kitleler seslerini yükseltiyor. “Kahrolsun düzeniniz” diyor emekçiler ve meydanları dolduruyorlar. Hak arama mücadelesi aralıksız devam ediyor. Ülkemizde de sayısı artarak devam eden grevler, direnişler var. Kadın işçiler, sağlık emekçileri, madenciler, belediye işçileri… Neredeyse tüm sektörlerden emekçiler meydanlarda seslerini duyuruyorlar. Eşitsizliğe, adaletsizliğe, ayrımcılığa, emek hırsızlığına, düzene karşı tepkilerini dile getiriyorlar.
İnsanlığa, gezegene onca acılar yaşatan vahşi kapitalizmin yıkılacağına inanan ve onun için mücadele eden devrimci işçiler büyük bir özlem ve heyecanla o günlerin gelmesini bekliyor. Rehavete kapılmadan, gerici koşullara teslim olmadan mücadelemizi ilmek ilmek dokuyoruz. Tabii tüm bunları örgütlülüğümüzden aldığımız güç, mücadelemizin haklılığı, devrime olan inancımız sayesinde yapıyoruz. Eğer inançlı ve coşkuluysak, dünden daha güçlüysek bu örgütlülüğümüzdendir, kolektif hareket ediyor olmamız sayesindedir. Kapitalizmi tarihin çöplüğüne atmak için işçi sınıfı olarak örgütlenmekten başka şansımız yok. Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
link: İstanbul/Esenyurt’tan bir kadın işçi, Bize Devrim Gerek!, 7 Kasım 2024, https://marksist.net/node/8375
Ekim Devriminin Verdiği İlhamla Mücadelemizi Büyütelim!
Cezaevlerinde Artan Zulüm