1 Mayıs Amerikan işçi sınıfının dünya işçi sınıfına tarihsel mirasıdır. Yaşadığımız topraklarda ise bu tarihsel miras 70’li yıllarda yükselen sınıf mücadelesinin etkisiyle Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde çok daha sembolik bir anlama büründü. Türkiye işçi sınıfı 60’lı yıllardan itibaren giderek yükselen sınıf mücadelesini 1976’da yüz binler olup Taksim Meydanına çıkarak taçlandırmıştı. 1977 1 Mayıs’ında yapılan katliam ise Taksim Meydanını işçi sınıfı için sembolik bir miting alanı haline getirdi.
1980 askeri faşist darbesinden sonra ne Türkiye eski Türkiye, ne de işçi sınıfı eski işçi sınıfı oldu. 60’lı ve 70’li yılların şanlı sınıf mücadeleleri unutturulduğu gibi, o yıllar işçi sınıfının zihnine kaos yılları olarak nakşedildi. Ne var ki 1 Mayıs işçi sınıfının meydanlara çıkarak taleplerini ve egemenlere karşı öfkesini dile getirdiği önemli bir mücadele günü olarak, inatçı bir gelenek olarak varlığını belli oranda korudu. Dünyanın çeşitli coğrafyalarının aksine Türkiye’nin sanayi kentlerinin yanı sıra küçük şehirlerinde dahi 1 Mayıs mitinglerinin organize ediliyor olması bunun bir göstergesidir.
İşçi sınıfının ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarının hayati derecede derinleştiği böylesi bir süreçte öfkesini, umudunu, enerjisini akıtabileceği, meydanlarda bir araya gelerek güç bulabileceği önemli bir gün 1 Mayıs. Ancak Türkiye işçi sınıfının kalbi olan İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir miting organize etmek, işçi ve emekçileri, gençleri, kadınları meydanlarda bir araya getirmek için ter akıtmak yerine yıllardır sendika bürokratları ve küçük-burjuva sol tarafından alan tartışmalarına sıkıştırılıyor bu önemli mücadele günü. Bu sene ise geçmiş senelerden daha vahim olarak bir burjuva parti olan CHP ile el ele adeta 1 Mayıs sabote edilmiş oldu. İstanbul’da bırakalım birleşik ve kitlesel olmasını, bir miting dahi yapılmadı.
İşçi ve emekçilerin bir araya gelmesini ve örgütlenmesini her alanda engellemeye çalışan faşist rejim Taksim Meydanı yasağını sürdürüyor. Taksim Meydanı’nın tarihsel anlamının arkasına sığınarak işçi sınıfının mücadele günü 1 Mayıs’ı kendileri için bir şova dönüştürmek isteyen CHP ve başta DİSK olmak üzere sendika bürokratları bu yasağı aşacaklarını iddia ettiler. Evdeki hesap çarşıya uymayınca binlerce insanı polis saldırısıyla baş başa bırakarak buluşma noktasından kaçarak uzaklaştılar. Türkiye solunun büyük bir kısmı da olacakları öngörmesine rağmen çeşitli sebeplerle CHP’nin ve DİSK üst bürokrasisinin oynadığı oyunun peşinden sürüklenmeyi tercih etti. Sonuç olarak örgütlü işçi sınıfının kitlesi ve gücü olmadan, entrikalarla, hesap kitaplarla, küçük-burjuvaca kahramanlıkla girişilen sözde Taksim Meydanını geri alma girişimi bir kez daha fiyaskoyla sonuçlandı.
Sınıf devrimcileri olayları, durumları değerlendirirken en çok da sınıf mücadelesini nasıl etkileyeceğini, katkılarını ve zararlarını göz önünde bulundururlar. 1 Mayısların alan tartışmasına sıkıştırılmasının, kitlesel ve birleşik 1 Mayısların organize edilememesinin işçi sınıfının siyasetine en ufak bir faydasının olmadığı ortada. Tersine, unutturulamayan bu önemli mücadele gününün örgütsüz işçi ve emekçiler için burjuva medya tarafından marjinalleştirilmesine sebep oluyor bu tartışmalar ve yaşananlar. Halbuki 1 Mayıs ne sendika bürokratlarının, ne de küçük-burjuva solundur. 1 Mayıs dünya işçi sınıfının mücadele günüdür. Faşist rejimin barikatlarını yıkıp geçebilecek kudrete sahip olan da örgütlü işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı içinde sabırla çalışmadan, ter akıtmadan, işçi sınıfının bağımsız siyasetini yaratmadan, 1 Mayıs’ı ve Taksim Meydanını işçi sınıfının bir talebi haline getirmeden yasaklar, anti-demokratik uygulamalar aşılamaz.
Bizler işçi sınıfının bağımsız siyasetinden yana tutum alarak çalışıyoruz. Bıkmadan, usanmadan mücadele tarihimizi sebatla hayatına dokunduğumuz sınıf kardeşlerimize hatırlatarak, sabırla çalışarak yol alabileceğimizi biliyoruz. Faşist rejimin yasakları ancak bu kararlı mücadeleyle aşılabilir! 1 Mayıslar da, meydanlar da, dünyanın bütün zenginlikleri de ancak bu mücadeleyle gerçek sahibine, yani dünya işçi sınıfına ait olabilir.
link: İstanbul’dan MT okuru bir emekçi kadın, 1 Mayıs’ın Gerçek Sahipleri Bir Gün Onu Geri Alacak, 11 Mayıs 2024, https://marksist.net/node/8260
Atlanta, 1881: Siyah Kadın Çamaşırcıların Zaferi
İdeolojinin Önemi ve Sınıf Temeline Oturmayan Devrimcilik