ABD’de 1881 yılında yaşanan siyah kadın çamaşırcılar grevi hem işçi sınıfı hem de kadınların emek tarihi açısından önemli bir dönemeç olarak görülüyor. Atlanta’da gerçekleşen bu grev, hâlâ kadın işçilerin örgütlenme ve hak taleplerini savunma mücadelesinde önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
Grev, o yıllarda siyah kadın çamaşırcılar için bir sendika oluşturma çabalarının bir sonucu olarak başlamıştı. Başlangıçta 20 kadar kadının örgütlenmesiyle Atlanta Çamaşır Topluluğu oluşturulmuştu. Kendi talepleri için gündem yaratan bu 20 kadının, Temmuz 1881’de başlattıkları bu greve katılım her geçen gün artmıştı. Böylelikle gazeteler 3000 kişiye kadar katılım olduğundan bahseder hale gelmişti. Siyah kadınların ilk kez bu kadar örgütlü bir şekilde taleplerini dile getirmesi bakımından da grev oldukça önemliydi. Ama bugünden bakınca kadın işçilerin haklarını savunma ve örgütlenme gücünü göstermesi açısından önemli bir adım ve ilham verici bir olaydır.
Tarih sayfalarında “1881 Atlanta Çamaşırcı Kadınlar Grevi” olarak anılan bu önemli grevde yaşananlara kısaca bir göz atalım. Çoğunluğunu siyah kadınların oluşturduğu bu grevde neler talep edilmişti?
Ücret artışı ve daha kısa işgünü talebi
Grevin merkezindeki taleplerin başında ücret artışı vardı. Çünkü bu grev, çamaşırcı kadınların daha iyi ücretler ve daha adil çalışma koşulları taleplerini dile getirmesiyle başlamıştı. Bu dönemde, özellikle siyah kadınlar arasında çalışma koşulları oldukça zordu ve ücretler genellikle çok düşüktü. Kadınlar, ağır iş koşullarına karşılık adil bir ücret talep etmişti. O yıllarda kadın işçilerin yaşadığı ekonomik zorlukları ve siyah kadınların beyaz kadınlardan daha az ücret almaları sosyal adaletsizliği de gözler önüne sermişti. Koca koca çamaşır yığınları için siyah kadınlara ayda sadece 4 ilâ 8 dolar arasında bir ücret ödeniyordu. Onların talepleri ise çamaşır miktarına göre ayda 10-20 dolar arası bir ücret almaktı.
Grevde en çok mücadele verilen taleplerden biri de çalışma saatlerinin kısaltılmasıydı. Çamaşırcı kadınlar aşırı uzun çalışma saatleri nedeniyle yaşadıkları yorgunluk ve üzerlerindeki baskıya karşı daha kısa işgünü talep ettiler.
Çalışma koşullarının iyileştirilmesi
Kazanlarla su taşıyan, sabunların yapımıyla da ilgilenen, uzun ve bedensel zahmeti olan bu işkolunda çoğu beyaz kadın uzun süre çalışamıyordu. Siyah kadınlar ise çalışmaya mecburdular ve tam da bu yüzden daha iyi çalışma koşulları için mücadele vermek zorundaydılar. Üstelik kirli çamaşırlarla temas ve bu çamaşırların uzun süre yığılı kalmasından dolayı salgın hastalık riskiyle karşı karşıya kalıyorlardı. Kendileri hasta hasta çalışmak zorunda kaldıkları gibi çocuklarına da bu hastalıkları bulaştırıyorlardı. Hatta bazı kadınlar bu yüzden çocuklarını kaybediyor, bazısı kendisini suçlayarak intihara bile kalkışıyordu. Bu sebepten hijyen koşullarının iyileştirilmesi en haklı taleplerinden biri olmuştu.
Ayrımcılık ve kölelik karşıtı mücadele
Bu grevin en belirleyici noktalarından biri de siyah kadınların ayrımcılıkla ve kölelik benzeri koşullarla mücadele etmesiydi. Onlar için, bu grev sadece ekonomik haklar mücadelesi değil, aynı zamanda insan hakları ve eşitlik mücadelesi de demekti. Irkçılığa maruz kalarak çalıştıkları yerde zorbalık ve şiddet görüyor, güvenlik sorunu yaşıyorlardı. Üstelik korku içinde uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden en haklı taleplerinden biri de çalışırken zorbalığa maruz kalmamak ve beyaz işçilerle eşit muamele görmekti.
Peki, bu zafer nasıl yazıldı? 1881 Atlanta Çamaşırcı Kadınlar Grevi sırasında tutuklanan kadınlar arasında özellikle Matilda Crawford, Sallie Bell gibi öncü kadın hakları savunucuları da bulunmaktaydı. Bu kadınlar, grev sırasında öne çıkan isimlerden birkaçıydı ve grev öncesi sendika oluşturma çabalarına liderlik etmişlerdi. Tutuklanmaları, ceza almaları ve hapse girmeleri de oldukça ses getirmişti. Bu tutuklamalar hem grevin hükümet, belediyeler ve işverenler üzerindeki etkisine işaret ediyor hem de grevci kadınların talepleri konusundaki kararlılığını gösteriyordu.
Tüm baskı, zorbalık ve hukuksuzluk karşısında ücret taleplerinde kazanım elde eden ve zafer tacını giyen ise bu siyah çamaşırcı kadınlar oldu. Mahalleden mahalleye, bölgeden bölgeye farklılık gösterse de ücretleri eskisi gibi açlık ile ölüm arasında bir miktara hiç düşmedi. Hatta çamaşırcı kadınların zaferi, ilerleyen zamanlarda otel hizmetlisi, çocuk bakıcısı, aşçı, hizmetçi, hemşire vb. olarak çalışan diğer sektörlerdeki siyah kadın işçilerin ücret artışı mücadelesinin yaygınlaşmasında da etkili oldu.
Bugün açlık sınırının altındaki ücretlerle çalışan biz kadın işçilerin, ücretlerimizin yükseltilmesi için daha cüretkâr davranmamız gerektiğine inanıyorum. Ayrıca 2024 yılında bile neredeyse her işkolunda kadınların erkeklerden daha düşük ücret aldığı koşullarda “eşit işe eşit ücret” talebimizi güçlü bir şekilde yükseltmemiz gerekiyor. Eğer gerçekten istersek bu haksızlığa dur diyeceğimizi biliyorum. Sınıfımızın tarihindeki zaferleri hatırlamak ve taleplerimizi daha yüksek sesle haykırmak için tüm işçi kadınları mücadeleye davet ediyorum.
link: Bursa’dan bir kadın işçi, Atlanta, 1881: Siyah Kadın Çamaşırcıların Zaferi, 9 Mayıs 2024, https://marksist.net/node/8259
Halk Boğaz’a Akın Etmiş, Vatandaş Boğaz’a Gidemiyormuş!
1 Mayıs’ın Gerçek Sahipleri Bir Gün Onu Geri Alacak