İnsanlık kapitalizmin yarattığı bin bir türlü melanetle boğuşuyor ve büyük bir kaosun içinde çıkış arıyor. İşçiler olarak zor zamanlardan, nefessiz, güneşsiz bırakıldığımız zamanlardan geçiyoruz. Ama devrimci bilincimiz ve örgütlü mücadelemiz sayesinde biliyoruz ki bu karanlık gelip geçicidir. Çileli, kahırlı zamanlara göğüs gererken ve mücadele ateşinin harlarken devrimci sanat güç verir bize. Gericilik dönemlerinde devrimci direnç kaynağı olur. Ezilenlerin mücadelelerini anlatan nice devrimci ozanlar vardır. Bu ozanlar baskı ve zorbalık karşısında yılmadan mücadele içinde yer almış, direnenlerin ve ezilenlerin dili ve yüreği olmuşlardır her zaman. Devrimci bir işçi ozanı olan Joe Hill de onlardan biridir.
Göçmen bir işçiden, sınıfın ozanına dönüşüm
ABD, 20. yüzyılın başlarında sanayinin atılımda olduğu, göçmen işçilere fırsatlar ülkesi gibi görünen, göç dalgalarını çeken bir ülkeydi. Öte yandan 19. yüzyıl ortalarında yaşanan grev dalgalarının 1 Mayıs gibi mücadelelerin taşındığı bir toplumsal hafızaya sahipti. İşçiler tarafından yeni sınıf örgütleri, sendikalar, birlikler kuruluyor ve toplumsal hafıza kuşaktan kuşağa aktarılıyordu. Vahşi kapitalizm işçileri azgınca sömürüyor, buna karşılık işçiler de mücadele bayrağını yükseltiyorlardı. ABD burjuvazisi yükselen sınıf mücadelesini kırmak için işçi sınıfının önderlerine fütursuzca saldırıyordu. Ayrıca aktarma kayışlarının kopartılması ve işçilerin birliğini bölmek için kullandığı önemli araçlarsa ırkçılık ve şovenizmdi. Burjuvazinin siyahlara karşı ırkçı saldırıları son bulmuyor, göçmen işçiler ve kadınlar söz konusu olduğunda hak tanımazlık ve yok sayma devam ediyordu. Böyle bir atmosferde 43 işçi örgütünün birleşmesiyle IWW sendikası kuruldu. Bu sendikanın içerisinde sosyalist militanlar yer alıyordu. Sendika din, dil, ırk, renk, cinsiyet ya da vasıf ayrımı yapmaksızın işçilerin birliğini savunuyordu. Sendikaya 100 bin siyah işçi üye olmuş, Birinci Emperyalist Savaş öncesi toplam üye sayısı 1 milyona ulaşmıştı. Joe Hill de sendikaya üye olup mücadele saflarında yer alan işçilerden biriydi.
Dönemin Amerika’sında işçilerin büyük çoğunluğu sefalet koşullarında yaşıyordu. Joe, göçmen bir işçi olarak aç kalmamak için zar zor iş bulabildiği birçok sektörde çalıştı. Haftanın 7 günü, günde 12 saat çalışarak hayatta kalmaya uğraşıyordu. Bu şartlara ve haksızlıklara karşı mücadele eden IWW sendikasıyla ve sosyalist işçilerle tanışınca tüm dünyası değişecek, Joe tam bir dönüşüm geçirecekti. Sendikanın kampanyalarına destek olacak, grevlere katılarak konuşmalar gerçekleştirecek, California’da maden işçilerini örgütlemek için madenlerde çalışacaktı. Joe, aynı zamanda küçüklükten beri çok sevdiği müzik konusundaki yeteneğini mücadelesine katacak, güzel sesiyle işçileri birlik olmaya, bir araya gelip örgütlenmeye çağıracaktı. Tüm işçilere kucak açan IWW için yazdığı şarkıda şöyle diyordu:
Herkes ona katılıyor! Neye Katılıyor? Ona katılıyor!!
Herkes ona katılıyor! Şimdi herkes katılıyor!
Bir Büyük Sendika, bu işçilerin tercihi,
Bir Büyük Sendika, bu işçilerin sesi,
Bir Büyük Sendika, Tüm gücünle haykır şimdi,
Bir ses çıkarın, bir gümbürtü koparın çocuklar.
Herkes ona katılıyor! Neye Katılıyor? Ona katılıyor!
Herkes ona katılıyor! Şimdi herkes katılıyor!
Katılıyor bu büyük birliğe
Erkekler ve kızlar her ülkede
Tüm işçiler el ele
Şimdi herkes ona katılıyor!
Dünyanın İşçileri Uyanın!
Zincirlerinizi kırın, hakkınızı arayın.
Kazandığınız tüm servet, sömürülür parazitler tarafından
Beşikten mezara derin bir teslimiyet içinde diz çökecek misin?
En büyük tutkun iyi ve istekli köleler olmak mı?
Kalkın, ey açlık mahkûmları!
Kendi kurtuluşunuz için savaşın;
Kalkın ey her ulusun köleleri.
Büyük Bir Sendika için
Ekmek için küçüklerimiz ağlıyor,
Ve milyonlarcası açlıktan ölüyor;
Amacımız hakkımızı almaktır,
Bu son direniştir!
“Yas tutarak vakit kaybetmeyin, örgütlenin!”
Joe, işçiler için sendikaya üye olmanın ve tek başına ekonomik bir mücadele vermenin yetersiz olduğunu kavrıyor ve şarkı sözlerine de bunu yansıtıyordu. Zaten onu tek başına güzel sesli bir sanatçıdan farklı kılan en önemli özelliklerden biri de şarkılarının sözlerinin içeriği ve devrimci bir işçi olmasıydı. 1912’de ABD’li kadın dokuma işçilerinin “Ekmek ve Güller” grevinden etkilenmiş ve “Rebel Girl” (Asi Kız) şarkısının sözlerinde burjuva kadınlarla işçi sınıfı kadınları arasındaki sınıf farklılıklarına yer vermişti. Ayrıca 1914’te patlak veren Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşını, estirilen milliyetçilik ve militarizmi eleştirmek için de kalemini kullanmış ve şarkılarını söylemişti. Amerikalı emekçileri milliyetçi duygulara çekmek için yazılan “My Country, ’Tis of Thee/Ülkem Sensin” şarkısına atıfta bulunarak yazdığı “Should I Ever Be a Soldier/ Asker olmalı mıyım?” şarkısında soruyordu:
Her yıl milyarları harcıyoruz
Silah ve cephane için.
Canımız “ordumuzu” ve “donanmamızı”
Zinde tutabilmek için.
Milyonlar sefalet içinde yaşarken
Ve milyonlar ölmüşken gözümüzün önünde.
“Ülkem Sensin” şarkısını söyleme,
İşte şunu söyle küçük koro:
Asker olmalı mıyım?
Kızıl bayrağın altında savaşırdım
Omzuma silah alsaydım
Zalimin kudretini yıkmak için alırdım.
Emekçilerin ordusuna katılın
Erkekler ve kadınlar saflara giriyor
Dünyanın ücretli köleleri! Ayağa kalkın!
Dava için görevinizi yapın
Toprak ve Özgürlük için.
Joe Hill, maden işçilerini örgütlemek için gittiği Utah ve Salt Lake City yakınlarındaki madenlerde çalışır. Kentte madenciler arasında örgütlenme çalışmaları ivme kazanmıştır ve maden patronlarıyla işçiler arasında sıklıkla anlaşmazlıklar ortaya çıkar, işçiler gösteriler yapar. Salt Lake City’de bir soygun sırasında eski polis olan bir esnaf ve oğlu öldürülür. Bu cinayet, o gece onu yaralı gören bir doktorun ifadeleri gerekçe gösterilerek Joe Hill’in üzerine yıkılır. İşçiler arasında suçsuz olduğu bilinen Joe’nun üzerine bu iftirayı maden patronlarının attığı söylenir. Mahkeme karşısında defalarca suçsuz olduğunu, bunun bir komplo olduğunu söylemesine rağmen Joe idam cezasına çarptırılır. IWW liderleri ve bir grup aydın Utah valisine ve yetkili makamlara mektuplar yazar, telgraflar çeker ve Joe’nun serbest bırakılmasını isterler. Fakat Joe Hill’den kurtulmak isteyen burjuvazi ve maşaları tezgâhladıkları oyunu hayata geçirmekte kararlıdırlar. Bunun üzerine Joe, IWW liderlerinden arkadaşı olan Bill Haywood’a yolladığı bir mesajla duygularını şöyle dile getirir: “Hoşça kal Bill. Tam bir asi gibi öleceğim. Yas tutmakla zaman kaybetmeyin. Örgütlenin…” 19 Ekim 1915’te kurşuna dizilmeden son bir şarkı sözü kaleme alır ve “Son dileğin nedir Joe?” diye sorar:
Benim son dileğime karar vermek kolay
Ortada paylaşılacak bir şey olmadığından.
Akrabalarım ah edip telaşlanmasın
“Yuvarlanan taş yosun tutmaz”
Bedenim mi? Ah! Eğer seçme şansım varsa
Küle dönüştürürüm.
Ve neşeyle esen meltemlerin
Onu çiçeklerin büyüdüğü yerlere savurmasını isterim.
O zaman belki solgun bir çiçek
Hayata döner ve yeniden çiçek açar.
Bu benim son ve nihai dileğim
Hepinize iyi şanslar
Joe Hill
Joe Hill işçi sınıfının devrimci bir ozanı olarak tarihe kazınır ve yaşamaya devam eder. Fakat onu haksız yere yargılayıp idama gönderenler tarihte bir kara leke olarak kalırlar. Joe’nun infazından sonra IWW bir yıl içerisinde üye sayısını iki katına yükseltir. Grev ve direniş alanlarında, gösterilerde, protestolarda, sahnelerde Joe’nun şarkıları hep bir ağızdan söylenir. Joe Hill kendinden sonra gelen, yüzünü ve sözünü işçi sınıfına, ezilenlere ve sömürülenlere dönen sanatçılara da ilham kaynağı olur. Pete Seeger, Joan Baez, Bob Dylan, Paul Robeson gibi sanatçılar şarkılarını söylemiş ve etkilenmişlerdir. Nâzım Hikmet’in şiirlerinde “Kartal kanatlı kanaryam” diye seslendiği Paul Robeson Joe Hill için şu şarkıyı seslendirir:
Dün gece rüyamda Joe Hill’i gördüm.
Senin benim kadar canlı
Ona dedim ki “ama Joe, sen on yıldır ölüsün”
“hiç ölmedim ki” dedi o.
“Bakır patronları öldürdü seni, Joe,
Seni vurdular Joe” dedim ben.
“Bir adamı vurmak için silah yetmez”
dedi ki “ben ölmedim”
dedi ki “ben ölmedim”
ve orada yaşam kadar ihtişamlı durarak
ve gözleriyle gülerek
dedi ki Joe, “onların öldürmeyi unuttuğu
örgütlenmeye devam etti,
örgütlenmeye devam etti.”
“Joe Hill ölmedi” dedi bana,
“Joe Hill asla ölmedi.
çalışanlar nerede greve giderse
Joe Hill onların yanında
Joe Hill onların yanında”
San Diego’dan Maine’e
her madende ve her fabrikada
İşçilerin haklarını savunduğu her yerde
işte orada Joe Hill’i bulacaksınız.
İşte orada Joe Hill’i bulacaksınız.
link: Kocaeli/Gebze’den bir MT okuru, Bir İşçi Ozanı: Joe Hill, 27 Ocak 2023, https://marksist.net/node/7841
Kemal Kurkut Davası: Katile Değil Fotoğrafa Ceza!
Bir Devrimci Önderin Dönüşümü: Mustafa Suphi!