Marksizm kurucuları Komünist Manifesto’da “bugüne kadarki toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir” diyerek, yazılı tarihin başlangıcından bu yana dünya düzenlerinin sınıflı ve sömürülü düzenler olduğunu dile getirirler. Asıl meselenin sınıfsız, sömürüsüz yani komünist bir dünyanın kurulması olduğunu anlatırlar. Marx ve Engels bütün ömürlerini komünist bir dünyanın temellerini oluşturmaya adadılar. Bu iki yüce komünist devrimci kendilerinden sonrakilere miraslarını bırakarak bu dünyadan geçip gittiler. Onların bıraktığı mirası doğru kavrayıp aynı yoldan yürüyenler maalesef azınlıkta kaldı. Onların mirasına sahip çıkıyor görünen, ufukları ulusal sınırları aşmayanların sayısı ise saymakla bitmez. Bu da yetmezmiş gibi, Marksizm onyıllar boyunca Stalinizmin ağır tahrifatı altında kalmış, tarihin tozlu raflarına atılmaya çalışılmıştır.
1917 büyük Ekim Devriminin mimarı, öncüsü ve önderi Bolşevik Partisiydi. Bu devrimle birlikte kurulan şey işçi sınıfının iktidarıydı ve onun aracı da sovyetlerdi. Ancak 1924’ten itibaren işçi sınıfının canı ve kanıyla kazandığı sovyet iktidarının, yani proletarya diktatörlüğünün elinden çalınma süreci başlamıştı. 1930’larda ise bu süreç tamamlandı ve işçi sınıfının iktidarı gasp edilerek yerine –tarihe bir ucube olarak geçecek olan– Stalinist despotik bir düzen kurulmuş oldu. Yıkıldığı ana dek bu Stalinist SSCB’yi sosyalist, hatta komünist olarak görenlerin sayısı saymakla bitmez. Üstüne üstük yıkılıp yok olduktan sonra da onu “sosyalist” olarak görenlerin hâlâ zerrece bir ders çıkarmadıkları ortada.
Ancak tarihimizin her döneminde, Marksizmin gerçek takipçileri, onun kızıl şeridini eğip bükmeden, dondurup dogma haline getirmeden işçi sınıfının devrimci mücadelesini veregeldiler. İşte Marksist Tutum bu kızıl şeridi sıkıca kavrayarak günümüze ve yarınlarımıza taşıyor. Marksist Tutum 20 yıl önce yayın hayatına başladı ama onu var eden enternasyonalist komünistlerin bu mücadele içindeki tarihleri onyıllar öncesine uzanıyor. Marksist Tutum’un kurucuları, herkesin sorgusuz sualsiz biat ettiği SSCB henüz yıkılıp gitmeden önce başladıkları sorgulamanın ardından iğneyle kuyu kazarcasına ter akıtarak bu görüşlerin temellerini atmışlardı. 1917 Büyük Ekim Devrimiyle kurulan işçi iktidarının ve bu iktidarın işçi sınıfının elinden Stalinist karşı-devrimle nasıl çalındığını anlamak isteyenler için Elif Çağlı’nın Markizimin Işığında kitabı bir kılavuzdur. Bu kitapta anlatılanlar Marksist Tutum için bir köşe taşıdır ve bu düşüncenin temelidir. Ardı sıra kaleme alınan kitapların, yazıların her biri de bu temelin üzerinde yerlerini aldılar.
Diğer yandansa, Marksist Tutum sayfalarında yer alan her bir makalenin sınıf temelinde devrimci mücadele veren her birimiz için çok kıymetli olduğuna yaşayarak tanık oluyoruz. Üçüncü Dünya Savaşı Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla girdiği yeni aşamadan, faşizmin boğucu saldırılarına, orada dünyayı sarsan göçmen sorununa ve nihayet sistemin tarihsel krizine dek türlü konuda Marksist Tutum sayfalarında çıkan yazılar sayesinde doğru tutum alabiliyoruz. İşte içinde yaşadığımız dünyanın tüm bu kahredici havasına karşı tarihsel iyimserliğini kaybetmeyenlerin beslendiği kaynaktır Marksist Tutum. Örgütlü olmanı en güzel yanı da buradan gelir.
Marksist Tutum’un temellerini atanlar, en zorlu dönemlerde bile “sen yolunda yürü, bırak ne derlese desinler” diyerek ilerlediler. Onların vaktinde attıkları tohumlar bugün meyvesini veriyor. Marksist Tutum’u var edenlere bin selam olsun!
link: İzmir’den bir MT okuru, Marksist Tutum Geçmişten Geleceğe Kızıl Bir Şerit, 24 Haziran 2022, https://marksist.net/node/7677
Prometheus’un Ateşi: Marksist Tutum
Marksist Tutum Göz Bağlarımızı Açmaya Devam Ediyor!