Kilise ile devletin ayrılması, din işleri bütçesinin kaldırılması, bütün kilise mallarının ulusal mülkiyete dönüştürülmesi de Komünün aldığı kararlar arasındaydı. Geçmişte feodal sistemin egemen zümrelerinden birini oluşturan Kilise, kapitalist sistemde burjuvazinin payandası haline gelmişti. Eskinin egemen sınıfları gibi burjuvazi de emekçileri itaatkâr ve kanaatkâr kılmak için dine sarılıyordu. Her türlü ahlaksızlığı, zorbalığı yapan, işçi sınıfını iliklerine kadar sömüren egemenler, Pazar ayinlerini kaçırmıyorlardı. Muhalif bir şair ve senatör bu gerçeği Senato kürsüsünde şöyle dile getirmekteydi: “Bu burjuvalar dindar değil, kiliseci!” İşte Komünarların burjuvazinin yanı sıra Kiliseyi de hedef tahtasına koymalarının nedeni bu tarihsel arka plandı.
Eğitim, okullardan tüm dini simge, dua vb. kaldırılarak sekülerleştirilirken, aynı zamanda zorunlu ve parasız hale de getirilecekti. Komün, burjuva eğitim sisteminin karşısına yepyeni bir öğretim sistemi koyuyordu. Onun eğitim parolası şuydu: “Bir alet kullanan bir kitap yazabilmelidir.” Her türlü bilim dışı öğretime karşı çıkılırken, öğrenme, üretme ve yönetme süreci birleştiriliyordu. Amaçlanan, işçiyi sadece üretim yapan basit bir alet olmaktan çıkartmak, onun sorumluluk almasını, ürettiği ürüne sahip çıkmasını ve üretimin yönetimini ellerine almasını sağlamaktı.
Komün, işliklerin yönetiminin oralarda çalışan işçilere verilmesi başta olmak üzere çalışma hayatına dair de pek çok karar aldı. Fırıncıların gece çalışması onların isteği üzerine kaldırıldı. O dönemde son derece yaygın olan işçi simsarlığı büroları kaldırılıp, bunlar belediyelere bağlı iş bulma büroları haline getirildi. Kadınların iş ve ücret koşullarının araştırılması, eğitim durumlarının iyileştirilmesi için çalışmalar yapıldı. Paris’i savunurken ölen erkeklerin eşlerinin ve çocuklarının bakımı kent tarafından üstlenildi.
Engels’in dediği gibi,
Böylece Paris hareketinin önce yabancı istilacılara karşı savaş sırasında geri plana itilen sınıfsal niteliği 18 Marttan itibaren keskin ve açık bir şekilde belirmiş oluyordu. Komünde yalnız işçiler veya işçilerin kabul edilmiş temsilcileri bulunduğundan Komünün kararları proleter bir nitelik taşıyordu. … Buna rağmen, kuşatma altındaki bir şehirde bütün bu şeylerin gerçekleştirilmesine ancak bir başlangıç yapılabilirdi.
Nitekim 3 Nisandan itibaren Versailles birlikleriyle savaş başlamış ve Komünün en önemli uğraşı, kenti savunmak haline dönüşmüştü.
link: Marksist Tutum, Proletarya diktatörlüğü: "devlet olmayan bir devlet" / 2, 19 Mart 2021, https://marksist.net/node/7300