Sen hâlâ Tarihsel sabırsızlığınla Hemen her şey olup bitsin istiyorsun bir anda Yani bir anda Saman alevi gibi tutuşsun Ve fakat Meşe odunu gibi yansın istiyorsun uzun uzun Ve sen hâlâ O eski müzmin hastalığınla “Ol” deyince olacak sanıyorsun her şeyi Ve hemen her şeyi gene Tarihsel sabırsızlığınla Oldubittiye getirmeye bayılıyorsun Sorarım sana Terleye terleye Üşüye üşüye Kan ter içinde kala kala Umudun umutsuzluğa karışa karışa Günlerin haftalara, haftaların aylara Ayların yıllara dönüşe dönüşe Bütün sinirlerin gerilerek Hangi işi bitirdin bugüne kadar? Milim milim Santim santim ilerleyerek Halı dokur gibi yani mesela… Halı dokur gibi sabırla. Bilir misin kaç milyon kere geçer Çözgü telinin arasından ilmek? Kaç milyon kere değer parmak uçların ipliğe? Kaç milyon kere gerilir ve gevşer sinirlerin? Kaç milyon kere değer birbirine kirpiklerin? Kaç milyon dakika Kıpırdamadan hem de dizlerinin üstünde durursun Yüzlerce kez Binlerce kez Geçer de çözgü telinin arasından ellerin Hepi topu Birkaç santimdir Onlarca saatin bedeli Ve hatta öyle ki İdare lambasının dibindeki gelinlik kızlar Kınalı elleriyle Kirpiklerinin ucundaki Güzel günlerin hayallerini dokurlar O hayaller ki Bir tutam sevgidir bazen Bazen bir umut ışıltısı Görebilmektir sevgiliyi bazen Bazen Dokunabilmektir parmaklarının uçlarına Bazen sarılmaktır Kan kırmızı hasretle yanıp kavrulmaktır bazen Bazen kavuşmak Bazen Bir daha kavuşamamak üzere ayrılmaktır Halı dokumaya benzer yani Kavgayı da dokumak Ya sabredip ilmek ilmek dokuyacaksın Ya da Sabrın yoksa İşi ehline İlmek ilmek örene bırakacaksın
21 Şubat 2019
link: Ziya Egeli, Kavgayı Dokumak!, 21 Şubat 2019, https://marksist.net/node/6604
... önceki yazı
Kapitalist Sistemin Sancısı
Kapitalist Sistemin Sancısı
sonraki yazı ...
Manifesto’nun Sönmeyen Ateşi
Manifesto’nun Sönmeyen Ateşi