Marx 17 yaşındayken Jenny ile nişanlandı. Jenny’nin babası hükümet müşaviriydi ve varlıklı birisiydi. Marx’ın ailesi ile tanışıyorlardı. Bu evliliğe hep karşı çıktılar. Fakat Jenny ailesinin bütün zenginliğini arkasında bırakarak Marx’a yoldaş olmayı seçti. Marx her zaman Jenny ve çocuklarına tutkuyla bağlı kaldı. Paul Lafargue “Jenny tüm hayatı boyunca Marx’a yoldaş oldu. Alman asilzade ailesinde büyümesine rağmen Jenny için sosyal ayrım yoktur. Bütün işçileri evinde, sofrasında içtenlikle ağırlardı” demiştir. Marx onun eleştirici zekâsına öyle güvenirdi ki, el yazmalarını hep eşine gönderir, onun hükümlerine büyük değer verirdi. İşçi Lessner de şöyle demiştir onun için: “Jenny öylesine iyi yürekli, gurursuzdu ki insan kendisini onların evinde annesinin evinde gibi hissediyordu. İşçi hareketine sonsuz sevgi ve coşku beslerdi. Burjuvaziye karşı girişilen savaşta en ufak başarı bile onu coştururdu.”
Marx ve Jenny’nin yedi çocuğu oldu, ancak dördü küçük yaşta hastalıktan, yoksulluktan öldü ve sadece üç kızı hayatta kaldı. Lafargue Marx’ın kızlarını şöyle tanımlıyor: “Marx’ın en küçük kızı Eleanor erkek karakterli hoş bir kızdı. Marx eşine takılırken kız olarak dünyaya getirdiği Eleanor’un cinsiyetinde yanıldığını söylerdi ve gülerdi. Büyüğü Jenny tıpkı babası gibi simsiyah saçlı kara gözlüydü. Laura ise pespembe yanaklı ve kumraldı. Altın renkli gür saçları, ardında batan güneşi saklardı sanırsınız.” Marx kızlarının karşısına hiçbir zaman, otoriter babacı bir tavırla çıkmadı. Kızları Marx’ı arkadaş sayarlardı. Ona baba yerine “Mohr” (kara gözlü, kara saçlı anlamında) diye seslenirlerdi. Marx yazdığı mektuplarda sık sık “Mohr” imzasını kullanırdı. Marx çocuklarına kâğıttan gemiler yapar, atçılık oynardı. Sevginin gerçeği saygıya dayanırdı. Marx’ın çocuk sevgisi de çocuk saygısının derin temellerine dayanır. Marxların evinde Shakespeare baş kitaplarından biriydi. Shakespeare’den şiirler okurdu kızlarına, özellikle Eleanor şiirlerden çok etkilenmişti. Elanor’un oyuncu olmak gibi bir hayali vardı. Shakespeare oyunlarını sahnelemek istiyordu. Bu hayali yarıda bırakıp şehir şehir gezip grevleri, direnişleri örgütlemeyi seçti. Shakespeare üzerine birçok araştırmayı İngilizceye çevirdi.
Marx’ın kızları işçi hareketine karşı büyük ilgi ve çaba gösterdiler. Marx ile çocukları arasındaki ilişki şefkatlice ve serbestçeydi. Babalarına ağabey, arkadaş gibi davranıyorlardı. Marx baba otoritesinden tiksiniyordu. Marx kızlarının ciddi işlerinde danışmanı oluyordu. Marx’ın kızları komünizmi doğrudan Marx ve Engels’in eğitimiyle öğrenmişlerdi ve onların birer komünist öğrencileriydiler. Kızlar eğitmenlerinin bıraktığı bu mirası onlardan almışlardı. Yaşamları boyunca işçi sınıfının devrimine giden yolda canla başla çalışmışlardı. Eleanor babasının sağ koluydu. Dil ve öğrenme yeteneği babasına benziyordu. Yaşamını dolu dolu yaşayan açık sözlü biriydi. Birçok dil öğrenen Eleanor II. Enternasyonal konuşmalarını İngilizceye ve Fransızcaya çevirmekle görevliydi. Clara Zetkin’in kadın sorunu üzerine konuşmasının özenle çevirisini yapıyordu. Yahudi işçileri örgütlemek için İbranice öğrenmişti. Marx’ın kızları babalarının ölümünden sonra mücadeleye daha sıkı sarıldılar. Engels’in Kapital’i tamamlaması için ellerinden geleni yaptılar. Bilinçli bir Marksist olmanın yanı sıra örgütçüydüler. Eleanor İngiltere’de işçi eylemlerinin örgütleyicisi ve konuşmacısı olarak en önde yer alıyordu. İngiliz sendika ve işçi hareketinin liderlerinden biriydi. Clara Zetkin ile çıkardıkları sosyalist kadın dergisinin her ayrıntısıyla ilgileniyordu. Her sayının basılmasının ardından bayileri geziyor, gazeteyi satın almak istediğini söylüyor, kalmadığını öğrenince numaradan sitem ediyordu. 16 yaşında babasının asistanlığını yapmaya başladığından beri ateşli bir devrimci oldu. 1871 Paris Komünü onu derinden etkilemişti. Marx 1872’de Liebknecht’e yazdığı bir mektupta “Eleanor tepeden tırnağa politikacı oldu” demişti.
Sadece 1886’da kırktan fazla şehir gezerek işçi örgütlenmesi faaliyetinde bulundu. 8 saatlik işgünü için örgütlenme yaptı. Ardından “Amerika’da İşçi Hareketi” makalesini yazdı. Kablo ve lastik fabrikası grevini örgütledi. Grevi Laura, Engels, Clara Zetkin ziyaret etti. 1892’de kürsüde Engels ve Eleanor’un olduğu 100 bin işçi ile miting yapıldı. 8 saatlik işgünü için 300 bin işçi greve gitti. Aynı işte çalışan kadın ve erkeklerin ücretlerinin eşit olması, kadınlara seçme ve seçilme hakkı, kadınların politik örgütlenme hakkı, ayrıca kadınların delege olarak daha fazla katılımını sağlamak için özel kontenjan ayrılması önerisini sundu. Marx ve Engels’ten aldığı düşünce mirasını hayatının sonuna kadar yaşattı.
İşçi sınıfın mücadelesine kendini adayan kadınlar gelecek kuşaklara ışık tutmuşlardır. Onların hayatı devrimci kadınlara birer örnektir.
link: Avcılar’dan bir kadın işçi, Marx’ın Küçük Kızı Eleanor, 5 Eylül 2017, https://marksist.net/node/5847
İktidarın Kültür ve Sanat Anlayışı
“Süper Güç” ABD ve Harvey Kasırgası