“Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi? Yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?” diye soruyordu Küçük Kara Balık annesine, Samed Behrengi’nin o ünlü kitabında. Ve böylece başlıyordu Küçük Kara Balığın hikâyesi, kılıç balığına, korkunç balıklara ve yaşamında bir kere bile denizi sormamış komşularına inat. Küçük Kara Balığın hikâyesini duymayanlar, anlatılanın büyük cevapların peşinden koşan minik bir balığın, nehirlerden denizlere uzanan bir yolculuğu olduğunu bilsinler. Bu küçük mü küçük Kara Balığın gittiği yol, onun hikâyesini dinleyerek büyüyen küçük kırmızı balıkların da yolu olacaktı...
Burjuvazi, ayakta kalabilmek için birkaç yüzyıllık ömrü boyunca yürüttüğü ideolojik bombardımanla kendi fikirlerini kitlelerin fikirleri haline getirmeye uğraştı. Beşikten mezara, işçi ve emekçi kitlelerin yaşamlarının her anına sirayet edip onları tehlikeli(!) fikirlerden uzaklaştırarak kendisini sağlama almaya çalıştı. En çok da geleceğin sahibi olan genç kuşaklara doğrulttu ideolojik silahlarını. Gözleri kör, kulakları sağır eden ideolojik saldırıları ile bilinci yıkıma uğramış gençliği, tumturaklı yalanlarıyla yanına çekti. Nihayetinde, bu çürümüş toplumsal düzende debelenip duran, geleceğinden endişeli, mutsuz bir gençlik yarattı.
Alabildiğine artan yozlaşma, dünyayı cehenneme çeviren savaşlar gösteriyor ki, bu düzende işçi sınıfının gençliğine mutlu bir gelecek yok! Hele burjuvazinin vaat ettiği bireysel kurtuluşların ve özgürlüklerin olduğu bir gelecek hiç yok! Peki, bu dünyada, başka bir düzende, başka türlü yaşamak mümkün mü?
İşçi sınıfının gençliği işte o Küçük Kara Balık gibi sorularını sormaya başlamalıdır artık. Bulanık sularda daha fazla zehirlenmeye izin vermeden denizlerin, okyanusların yolunu tutmalıdır. Bu yolu, burjuvazinin karşısında dimdik duran Marksizmin ışığıyla aydınlatmalıdır.
Marksizm, sönmeyen ateşini yaktı! Burjuvazinin eteklerini tutuşturan bu ateşi harlama sırası ise bugünün gençliğinde. Korkularımızı ve endişelerimizi bu ateşin harında yakıp, çürümüş bu düzeni egemenlerin başlarına yıkmak için işçi sınıfının mücadele saflarına katılalım.
Biliyoruz ki, insanlık tarihinin sayfaları yaşamını insanlığın kurtuluşu kavgasına adamış on binlerce Küçük Kara Balıkla doludur. Kan emicilerin saltanatını bitirecek olan da sınıf kiniyle, tarih bilinciyle yetişecek yeni Küçük Kara Balıklardır. Gelecek ellerimizde, yeter ki bizler de nehirlerin ötesini merak eden Küçük Kara Balığın cüretini kuşanabilelim!
link: İstanbul’dan MT okuru bir öğrenci, Küçük Kara Balık Olalım, Deryalara Akalım!, 27 Temmuz 2016, https://marksist.net/node/5217