Spor, insanların zihinsel ve fiziksel gelişimi için gerekli olan bir eylemdir. Birey sporu zinde kalmak, sağlıklı olmak ve anatomik yapısının koordinesini sağlamak için yapar. Spor ayrıca zorluklar karşısında dayanıklı, duygularını ve düşüncelerini kontrol altına alan bir iradeye kavuşmanın da önemli araçlarındandır.
Spor ve faydalarının tanımı genel itibariyle böyle yapılabilir. Fakat spor kapitalizm koşulları altında tamamen bu tanımlara ters bir karaktere büründürülmüş durumda. Kapitalizm, sanat gibi sporu da metalaştırarak piyasaya sürmüş, içeriğini bozmuş ve özgünlüğünü ortadan kaldırmıştır. Kapitalistler kirli ellerini her alanda olduğu gibi spora da uzatmıştır.
Özellikle güç endeksli yapılan sporlarda birey sürekli pohpohlanır ve “en iyisi” olmak için kendini yıpratır durur. İnsan fizyolojisini aşan kaslı canavarlara dönüşen sporcu, aynada kendine her baktığında “en büyük benim” naraları atar. Fakat durum hiç de öyle değildir. “El yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış” misali, rakibinin karşısında geçince işler tersine döner. Aldığı yenilgiler hem psikolojik ve hem de bedensel yıpranmaları beraberinde getirir. Paranın egemenliğine dayalı sporda kirli pazarlıklar yürütülür. Estetikten yoksun, insan dengesinin ana organlarına yönelik yapılan birçok spor, sporcuda ciddi anlamda fizyolojik ve psikolojik hasarlar meydana getiriyor. Dayanışma ve zevk için yapılmayan sporların etkisi budur.
Sınıf atlama hayalleriyle aldatılan gençler sermayenin azgın ağlarına takılıyorlar. Varoşlardan çıkan çocukların burjuvalara çuvalla para kazandırmak dışında hiçbir kıymetleri olmuyor. Şiddetli tekme ve yumrukları bedenlerine her aldıklarında deforme oluyorlar ve yerlerine yenileri hemen bulunuyor.
Kapitalistlerin elinde şekillenen spor anlayışı her türlü pisliğin ve insanlık dışı uygulamaların kol gezdiği bir rant kapısına da dönüştürülmüş durumda. Pompalanan hormonlu ilaçlar bir süre sonra sporcuda kondisyon eksikliği, yıpranma, dikkat eksikliği ve ruhen çökme meydana getiriyor.
Son sözü Marksist Tutum yazarlarından Suphi Koray’a bırakalım: “Kapitalizmde spor, egemen sınıfın ekonomik ve politik çıkarları doğrultusunda kullandığı bir araçtır. İnsanın zihinsel ve bedensel gelişimi için çok faydalı olan sportif faaliyetler kapitalist toplumda yeni bir afyona dönüştürülmüştür. Her şeyi metalaştıran kapitalizm alaşağı edilmeden hiçbir faaliyet insanın zihinsel, bedensel, maddi, manevi çıkarları doğrultusunda bir işleve kavuşamaz. Üstelik bu sömürü sisteminde spor herkesin yararlanabileceği bir faaliyet olmaktan çok uzaktır. Kapitalizm işçi sınıfı tarafından tarihin çöp sepetine atıldığında ve sosyalizm kurulduğunda herkes spor yapabilmek için gerekli zaman ve imkâna sahip olacak. Ve işte o zaman spor kâr ve depolitizasyon aracı olmaktan çıkıp, insanın her yönüyle sağlıklı bir birey olmasını sağlayacak işleve sahip olacak.”
link: Ankara’dan MT okuru bir işçi, Kapitalizmde Kirletilen Spor, 15 Temmuz 2016, https://marksist.net/node/5196
Devrimci Mücadeleye Adanan Yaşamlar
Kan Safsatası, Irkçılık ve Faşizm