12 Haziran Pazar günü, Birleşik Metal-İş sendikasında, İşçi Öz-Eğitim Gruplarının hazırladığı ve sunduğu, “15-16 Haziran Genel Direnişi” konulu bir etkinliğe katıldık. Öncelikle, insanın bir gününe bu kadar anlam kazandırdıkları için, İşçi Öz-Eğitim Gruplarına içtenlikle ve canı gönülden teşekkür etmek istiyoruz. İşçi sınıfının bir tarihi olduğunu, üstelik burjuva tarihçilerin anlattığından farklı bir tarihimiz olduğunu beynimizin her köşesine kazıdıkları için ve bize hazırladıkları o güzel sinevizyon gösterisi ve güzel şarkıları, şiirleriyle kalbimizin içini sızlatan duyguları ortaya çıkardıkları için, hepsinin ellerine sağlık.
Etkinlik iki bölümden oluşuyordu; birinci bölümde bir sinevizyon gösterisi izledik ve ikinci bölümde ise yine İşçi Öz-Eğitim Gruplarından arkadaşlarımızın oluşturduğu müzik grubu ve koro işçi sınıfının mücadelesini anlatan şarkılarla ve marşlarla bizleri coşturdu, işçi kardeşlerimizin okuduğu şiirlerle de duygulandık.
Oldukça iyi hazırlanmış olan sinevizyon gösterisinin her karesinde, adeta kafamıza kazınırcasına, örgütlü gücümüzün nelere kadir olduğu ve bizden önceki işçi anne ve babalarımızın yaptıkları (bizlerin de daha iyisini yapabileceğimiz) anlatıldı. İşçi sınıfının kurtuluşunun tek başına olamayacağı, haklarımızı ve örgütlülüklerimizi elimizden alan yasalara nasıl karşı koymamız gerektiği gösterildi.
İnsan onların bu mücadeleci ruhunu gördükten sonra bugüne bakmadan ve “bugün farklı olan ne?” sorusunu sormadan edemiyor. İşçi sınıfı dün DİSK’in yok edilmesine karşı varını yoğunu ortaya koyarak bu saldırıyı geri püskürtebildi, fakat bugün ne iş yasasına karşı ne de diğer saldırılara karşı aynı güçte ve kararlılıkta bir tepkiyi gösterebiliyoruz.
Bizler doğru cevabın işçi sınıfının geçmişteki mücadelelerinde yattığını düşünüyoruz. Onların tarihi bizlere yol gösterecek. Ancak sınıf mücadelelerinin tarihini öğrenmek ve dersler çıkartabilmek kolay değil. Hele biz işçilerin çalışma ve yaşam koşulları göz önüne alındığında son derece zor olduğunu söyleyebiliriz. İşte İşçi Öz-Eğitim Gruplarının rolü de burada başlıyor. Bu ve benzeri etkinliklere, toplantılara her katılışımızda yeni şeyler öğreniyoruz, geçmişin deneyimlerinden süzülerek çıkartılan dersleri öğreniyor, tartışıyor ve kendimizi geliştiriyoruz. Ayrıca Pazar günü yapılmış olan etkinlikteki müzik grubu ve koroyu oluşturan, şiir okuyan işçi kardeşlerimizin gösterdiği gibi, işçiler istediklerinde pekâlâ her şeyin en güzelini yapabiliyorlar.
Bizler inanıyoruz ki, kurtuluşumuza giden tek yol işçi sınıfının biliminin ışık tuttuğu bu yoldur. Ama önce örgütlenmemiz ve bilinçlenmemiz gerek. Aksi takdirde üzerimize düşen görevleri yerine getiremeyiz.
Örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiçbir şey!
link: Kartal’dan bir grup metal işçisi, 15-16 Haziran Genel Direnişi Etkinliği, 15 Haziran 2005, https://marksist.net/node/464
Van'da katliam ve "barışsever aydınlar"
Bolivya Yine Çalkalanıyor