Ayın ve yıldızların Ve güneşin Ve gök kubbenin altında ne varsa Ne varsa Ufkunda gözlerimizin Ya da ötesinde ufkumuzun Sizin Elimizin değdiği ya da değmediği Gözümüzün gördüğü ya da görmediği Aklımızın erdiği ya da ermediği ne varsa Sizin Buğday başaklarının Sarı saçlı genç kızlar gibi salındığı Ve asfalt yolların Ve mendereslerin Büklüm büklüm üzerinde dolandığı Tırnaklarımızla sürüp Kanlarımızla suladığımız Ekip biçip aç kaldığımız Bu verimli, bu çorak, bu cılız Bu uçsuz bucaksız topraklar Sizin Kara gözlü sevgilinin gözlerine hasret kalır gibi Günışığına hasret kaldığımız Ve çılgın denizlerin derinliklerine kulaç atar gibi Derinlerine daldığımız Ve karasını alnımıza sürdüğümüz Ve tozunu ekmeğimize dürdüğümüz Damar damar söküp Her kıvılcımında dirilip öldüğümüz Ve toprak altında kalıp Yüzlerce metre yerin dibine gömüldüğümüz Alnımızın yazısı Kaderimizin karası Madenler Sizin Neyi var neyi yok Bütün nurunu desen desen kumaşa döken gözlerimiz Ve on beşinden yetmişine Yaşanmış yaşanmamış bütün iyi kötü günlerimiz Sizin Be heyyy doymak bilmez iştahına kurban gittiğimiz yeryüzü efendileri Be heeyy aşkımızı, umudumuzu ateşe veren cehennem zebanileri Usul usul nem biriktiren bulutlar gibi birikiyor öfkemiz Ve çatladığı zaman sabır taşımız “Yeteeerrrr” diye haykırıp çatladığı zaman orta yerinden Kızıl lavlar gibi kaynayıp taa en derinden Yedi kızgın nehir gibi yedi koldan akacağız Ne saraylarınızın ihtişamı kurtaracak sizleri Ne gökleri delen kuleleriniz Bu sömürü ve zulüm düzeninizi Saraylarınızla birlikte başınıza yıkacağız
2 Aralık 2015
link: Adana’dan bir işçi, Yedi Kızgın Nehir Gibi Yedi Koldan Akacağız, 2 Aralık 2015, https://marksist.net/node/4618
... önceki yazı
10 Ekim Sabahı
10 Ekim Sabahı
sonraki yazı ...
Tahir Elçi: Bir Güvercin Daha Katledildi!
Tahir Elçi: Bir Güvercin Daha Katledildi!