Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen sendikasının Urfa/Birecik temsilcisi, “Karma eğitim yapmayan okullarda öğrenciler daha başarılı oluyorlar. Olaya başarı gözüyle bakıyorsak bu anlamda çocukların başarısı da artacaktır. Ayrıca karma okullarda bazı öğretmenlerin karşıt cinsleri yan yana oturtma gibi yanlışları olabiliyor. Bunlar insan fıtratına aykırıdır” diye bir açıklama yapmış. Bu açıklama hem Türkiye’de eğitim konusunda nasıl ilkel, geri ve ikiyüzlü bir zihniyetin egemen olduğunu gösteriyor, hem de AKP iktidarının eğitim kurumlarında çocuklarımızı nasıl hızardan geçirdiğini.
AKP iktidara geldiğinde doğan çocuklarımız şimdi 13-14 yaşlarına geldi. O yıllarda okula başlayan kuşak, şimdilerde 20’li yaşlarında yüz binlerce genç işçi olarak sömürü sisteminin çarklarına girdi. İtaatkâr, boyun eğen, hiçbir şeyi sorgulamayan bir kuşak yaratmak isteyenler, bu konuda oldukça da başarılı oldu. Çocuklarımızı kişiliksiz, teslimiyetçi, itaatkâr, güvensiz yapma konusunda katkısı asla göz ardı edilemeyecek kurumlardan biri elbette Memur-Sen, diğeri de ona bağlı Eğitim-Bir-Sen’dir.
AKP hükümeti iktidara geldiği günden itibaren işçi sınıfının örgütlülüklerine yönelik çok kapsamlı bir saldırıyı da hayata geçirdi. İşçilerin en önemli mücadele araçlarından olan sendikalar da bu saldırının hedefleri arasındaydı. AKP, işçi sendikalarını kendi kontrolüne almak üzere planlar yaptı ve bunu büyük oranda başardı. Kamu çalışanlarının örgütlendiği Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK de bu saldırıdan payına düşeni aldı. Tehdit, sürgün, karalama, fişleme gibi yol ve yöntemlerle KESK’e bağlı sendikalar ve üyeleri cendereye alındı. Bu nedenle hızla üyelerini kaybetmeye başlayan KESK’e bağlı sendikalar küçüldü ve etkisiz, biçimsel örgütlülüklere dönüştüler. Adı sendika olsa da gerçekte işçi kitlelerinin değil iktidarın ve patronların temsilciliğini yapan sendikalar ise, hükümetin desteği ve garabete dönüşmüş sendikal mevzuat sayesinde üye sayılarını arttırarak işçilerin adına konuşma yetkisini ellerine aldılar.
Eğitim-Bir-Sen de kamuda çalışan, başta öğretmenler olmak üzere eğitim emekçilerinin üye olduğu bir sendika. Bu sözde sendikanın yöneticileri ve temsilcileri, eğitim emekçilerinin sorunlarına kafa yoran ve çözümü için mücadele eden insanlardan değil, kendi bireysel çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen hükümet borazanlarından oluşuyor. Bu ikbal avcıları, kafasını kaldıran, muhalif, ilerici, demokrat ve mücadeleci eğitim emekçilerini sindirmek üzere ellerindeki tüm olanakları kullanıyorlar. Bilinçli ve örgütlü eğitim emekçilerini, yalıtarak, öğrencileriyle kurdukları bağları zayıflatarak, öğrenciler ve aileleri üzerinden ihbar mekanizmaları kurarak, baskıları arttırarak yıldırmaya çalışıyorlar.
İşçi sınıfının mücadelesinin yeterince güçlü olmadığı bugünkü gibi ortamlar, eğitim emekçilerinin genelini de gerçek örgütlülükten mahrum bırakıyor. AKP’nin güdümündeki sendikaların üye sayılarının giderek artıyor oluşu bunun göstergelerindendir. Örgütsüz eğitim emekçileri güçsüz ve saldırılar karşısında savunmasız hale geldi. Baskıya, tehditlere, saldırılara boyun eğmenin yetmediği, teslimiyetin ve kişiliksizleşmenin sınırının olmadığı bir noktaya gelmiştir eğitim emekçileri. Çünkü sadece kendisi teslim alınmış değildir. Onun varlığı milyonlarca işçi ve emekçi çocuğunun bilincinin teslim alınmasını da kolaylaştırmaktadır. Örgütsüz öğretmenlerin, yaşadığı toplumla, öğrencilerinin ailelerinin asgari ücretle nasıl yaşadığıyla, yetiştirdiği kız çocuklarının sokakta neden acımasızca katledildiğiyle ilgili bir derdi yoktur. Örgütsüzlük derinleştikçe bilinç gerilemekte, duyarsızlık ve yozlaşma artmaktadır.
Bu koşullarda Eğitim-Bir-Sen’in temsilcilerinden birinin “karma eğitim insanın fıtratına aykırı” demesi insanı şaşırtmamaktadır. Eğitim-Bir-Sen temsilcisi, gerekli güvenlik önlemlerini almayıp, aldırmayıp katledilmelerinden bizzat sorumlu olduğu maden işçilerinin ardından utanmadan “bu, madenciliğin fıtratında var, bunu bilerek gider madenciler madene” diyen bir siyasetin evladıdır. Kız ve erkek çocukların yan yana oturmasını bile yanlış bulan ve başarıyı engellediğini söyleyen bu zat, cinsiyet ayrımcı eğitim sisteminin bir parçası, kadını aşağılayan, taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerine uygun zemin yaratan, kadınların kıyafetinde, gülüşünde, oturuşunda sorun gören egemen anlayışın toplumsal taşıyıcılarındandır.
Çocukların karma eğitim görmesinden başlayıp, seçimden “çözüm sürecine” kadar birçok konuda büyük bir bilgiçlikle açıklama yapan ve AKP’nin Birecik basın temsilcisi demenin daha doğru olacağı bu ve benzeri kişilerin “sendika temsilcisi” sıfatı taşıması, işçi sınıfının gerçek sınıf örgütlerine ne kadar ihtiyacı olduğunun acı göstergelerinden biridir. Genç nesillerin geleceği, çocuklarımızın kaderi için mücadele etmek ve örgütlülüklerimizi güçlendirmek en acil görevimizdir. Bu görevi yerine getirmeyi erteleme lüksümüz yoktur.
link: MT okuru bir sağlık emekçisi, Karma Eğitimle Sorunu Olan Eğitim-Bir-Sen!, 19 Kasım 2015, https://marksist.net/node/4579
İstanbul ve Ankara’da Silvan İçin Eylem
Emperyalist Savaşın Alevleri Paris’te