Ölümün adil olabilmesi için yaşamın adil olması gerekir. Nazım Hikmet’in şiirinde söylediği gibi gerçekten ölüm bile adil değil. Suudi Arabistan’ın 23 yıllık kralı Fahd öldü. Zengin petrol yatakları ile ve Amerika’nın Ortadoğu’daki en itaatkâr “müttefiki” olmakla anılan bu ülkenin kralının ölümü burjuva medyaya doğrusu iyi bir malzeme oldu. Kralın 57 milyar dolarlık serveti, lüks yaşamı, sürdüğü sefahat anlatmakla bitmiyor. Monte Carlo kumarhanelerinde bir gecede harcadığı bin dolarlar, 17 Limuzin, 12 bin valiz ile İtalya’ya tatile gidişi, Boeing jet uçağı, lüks yatları... ana haber bültenlerini süslüyor.
Bu sefahat tam 83 yıllık! Biz işçiler için ne kadar uzun bir süre, öyle değil mi? Bizim için yaşam kısadır, eziyettir. Ardı ardına günlerimizin kısacık yaşamlarımızdan çalınmasıdır. Hayatı boyunca insanlık dokusunu çürüten bir asalak olmak dışında hiçbir faaliyeti olmamış kan emiciler uzun ve gösterişli yaşamlarının ardından rahat yataklarında ölürler. Bize düşen yaşam da ölüm de böyle rahat değil. Dünyayı döndürmemizin, hayatı her gün yeniden üretmemizin bedeli bu insanlık dışı sömürü düzeninde tam tamına şudur; bir avuç kan emici yarattıklarımızın sefasını sürerken dirhem dirhem tükenerek ölmek!
Seç beğen al; açlıktan ölmek, iş kazasında ölmek, savaşta ölmek, doğal afette ölmek, hastane kuyruğunda ölmek, üç kuruş emekli maaşın için banka kuyruğunda ölmek, salgın hastalıktan ölmek, işine gitmek için bindiğin traktör römorkunda ölmek, mayına basarak ölmek, başka bir ülkeye gitmek üzere kaçak bindiğin tekne battığında boğularak ölmek, mülteci kampında, donarak köprü altında, nükleer denemeler esnasında, zindanlarda, idam sehpalarında, elektrikli sandalyelerde, katıldığın mitinglerde, namus cinayetlerinde, tıbbi araştırmalarda, oyun oynadığın sokakta, rögarsız kanalizasyon çukurlarında... ölmek. Seçeneklerin bitmedi! Sokak ortası mafya hesaplaşmasında da ölebilirsin. Organ mafyası tarafından delik deşik edilerek de ölebilirsin veyahut acı çekmeye daha fazla dayanamayıp intihar da edebilirsin! Aklından geçirmemen gereken seçenekler de var elbet. ölüm adildir sanma: Kral Fahd gibi yaşayanlardan değilsen Kral Fahd gibi ölenlerden de olamazsın!
Ana haber bültenlerinde adın geçer sanma. Birileri senin acı ölümünü, ondan da acı olan yaşamının hesabını verir sanma. Böyle yaşaması, bu onursuzluk karşısında haykırmaması için kapitalizm insanlığa, işçi sınıfına neler yapıyor, bizleri nasıl uyutuyor? Bu kâbustan uyanan, felâketi görenler ne yazık ki çok büyük kalabalıklar oluşturmuyorlar. Bugün için yalnızca bir azınlık, insanlık arabasının bir uçuruma doğru hızla yol aldığının farkında. Bu arabayı durdurmak için tüm dünyanın işçilerinin birleşmesi gerekiyor. Daha çok işçiyi uyandırmak lazım. Yaşadığımız kâbus bitmeli, kapitalistlerin kâbusu başlamalı.
Doğanın bize en güzel armağanı akıl. Aklımız isyan etmeli. İnsanlara insanlığın nasıl bir yaşamı hak ettiğini, nasıl ölmek gerektiğini anlatmalıyız. İşte o zaman yaşam da ölüm de adil olur. Bunun nasıl olacağı bilinmez değil! Bizler bunu devrimci Marksizmden öğreniyoruz. Ekim devriminden güç alıyoruz. Yaşamın ve ölümün dayanılmaz acısı yerine yepyeni yaşamlar yaratacağız. Bu kan denizinin ufkundan kızıl bir güneş doğuracağız!
link: İstanbul'dan bir MT okuru, Ölüm bile adil olamaz, 24 Ağustos 2005, https://marksist.net/node/412
6-7 Eylül Olayları: Azınlıkları Tasfiye Hareketi
Savaşa hayır ... mı?