Ortadoğu’nun ezilen halklarının zalim egemenlere karşı verdiği mücadelenin sembolü olan Newroz, halklar tarafından coşkuyla kutlanıyor.
Kürt halkının Newroz ateşine bu denli coşkuyla sarılmasının birçok nedeni var: Ulusal ezilme, emperyalist savaş, sürgün, açlık ve yoksulluk… Emperyalist güçler Ortadoğu’yu ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları için yıllardır paramparça etmiştir. Demokratik hak ve özgürlüklerin, ekonomik ve siyasal örgütlenmelerin son derece kısıtlı olduğu Ortadoğu’da halklar dünden bugüne nice acılarla karşı karşıya kalmışlardır. Ezilen halkların acıları gibi isyanları da tarih boyunca bitmiş tükenmiş değildir.
Ortadoğu’nun kadim halklarından biri olan Kürt halkının yaşadıkları bu tarihin bir sembolü niteliğindedir. Kürt halkı, yıllar yılı despotik hükümdarlar tarafından ezildi. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşının ardından varlığı dört ayrı ülkenin egemenliği altında eritilmeye çalışıldı. O zamandan bugüne geçen yüzyıllık zaman diliminde, adı, dili, varlığı sürekli yasaklı kaldı. Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de Kürtler inkâr ve asimilasyon politikalarına maruz kaldılar.
Yüzyıl boyunca son derece kısıtlı imkânlara rağmen Kürt halkı dilini, kültürünü ayakta tutmayı başardı. Yok edemediği Newroz’u tutuklama, baskı ve işkence gününe çeviren egemenler, onu “Nevruz” adıyla resmi bayram gününe dönüştürmeye çalıştılar. Kürt halkının serhildanları, direnişin, mücadelenin ezilen halkların tek ilacı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Newroz’a sayılı günler kala Tayyip Erdoğan’ın şahsında dile getirilen kin ve nefret bitmiş tükenmiş değil. Meydanlarda yaptığı konuşmada Kürt halkının görkemli direnişini hazmedemeyerek “Kürt sorunu yoktur” diyebiliyor. Bir adım ileri iki adım geri stratejisi, ömrünü çoktan tüketmiş tarihsel inkâr politikasını ifade ediyor. Haziran ayında gerçekleştirilecek seçimlerde bir parça yüksek oy alabilmek için Kürt halkına karşı saldırgan bir dil kullanıyor. Yüz yıldır sürdürülen bu milliyetçi, saldırgan politika hiçbir işe yaramamışken hâlâ aynı körlükle boşa kürek çekmeye devam ediyorlar.
Koçgiri’den Ağrı’ya, Diyarbakır’dan Dersim’e, Halepçe’den Lice’ye direnen yoksul Kürt emekçileri yeni Newroz ateşleri yaktı, yakıyor. Son olarak Rojava’da, Kobanê’de Kürtler, Ortadoğu’nun baskıcı, zorba güçlerine karşı direndiler. Newroz ateşini bugün hâlâ bu direnç ve isyan ruhu harlıyor.
Dünyanın ve Ortadoğu’nun bugününü belirleyen hâkim güç kapitalist sömürü sistemidir. Efsanede anlatılan kendi halkının kanını içen, gençlerin kalbini söken zalim Dehaklar, bugün gerçek dünyayı egemenliği altına alan kapitalist sömürü sisteminin efendileridir. Ortadoğu’da başta ezilen Kürt halkı olmak üzere tüm halklar kapitalist emperyalist güçlerin tehdidi altında bulunuyor. Ortadoğu’yu hegemonya savaşlarında yıllardır paramparça eden emperyalist güçler, ölüm kusmaya devam ediyorlar. Irak ve Suriye’de savaş yıllardır sürüyor. Ortadoğu halkları birbirine düşürülmeye çalışılıyor. Bu cehennemi durumdan kurtuluşun yolu Kürt, Türk, Arap tüm işçi ve emekçilerin vereceği ortak mücadeledir. Barışın, özgürlüğün, eşitliğin yaşam bulması için mücadeleden başka bir seçenek yoktur.
link: Gebze’den bir MT okuru, Newroz Piroz Be!, 21 Mart 2015, https://marksist.net/node/4060
Ermeni Soykırımını “Çanakkale Şehitleri”yle Gölgeleme Çabası
Üniversitelerde Newroz Kutlamaları