Tez-Koop-İş sendikasının 1, 2 ve 4 nolu şubelerinin düzenlediği 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü etkinliği, 16 Mart pazar günü Sümerbank fabrikası yemekhanesinde gerçekleştirildi. Etkinliğe, Tez-Koop-İş, Teksif, Petrol-İş, Eğitim-Sen, SES, Birleşik-Metal gibi sendikalarda örgütlü pek çok işçinin yanı sıra, öğrenciler ve aileler de katıldılar. Anadolu ve Avrupa yakasındaki çeşitli işçi semtlerinden ve işyerlerinden kaldırılan otobüslerle gelen yaklaşık 700 işçi ve gencin önemli bir bölümünün kadınlardan oluşması anlamlıydı.
Etkinliği sendika üyesi işçilerden oluşan “İşçi Öz-Eğitim Grupları” hazırlamıştı. Hazırlığa yönelik titizlik her açıdan göze çarpıyordu. Etkinlik, sunucular tarafından okunan bir metin ve bu metni destekleyen şarkılar, şiirler ve projeksiyondan perdeye yansıtılan slaytlar ve hareketli görüntülerden oluşuyordu. Metnin içeriği ve sunumuyla, projeksiyon gösterimiyle, müzik grubuyla, şiirleriyle son derece profesyonelce bir sunum gerçekleştirildi.
Genel olarak işçi sınıfının mücadelesini anlatan birbirinden güzel şarkılar, İşçi Öz-Eğitim Gruplarına katılanların oluşturduğu müzik grubu tarafından seslendirildi. Nazım’dan, Brecht’ten ve Neruda’dan şiirler okundu. Salonda bulunanların ilgisi ve coşkusu uzun süren alkışlarda ifadesini buluyordu. İşçiler etkinlik arasında ve sonrasında, oraya gelmekten son derece mutlu olduklarını, böyle bir şey olduğunu bilselerdi çok daha fazla sayıda insan getireceklerini belirtiyorlardı.
İki saat süren sunumda, önce Emekçi Kadınlar Gününün tarihçesi, burjuvazi tarafından nasıl sınıfsal özünden koparılmak ve bir tüketim gününe dönüştürülmek istendiği anlatıldı. Fransız Devriminden başlayarak dünyanın çeşitli ülkelerinde kadın hareketinin tarihçesiyle birlikte Clara Zetkin, Rosa Luxemburg gibi komünist kadınların mücadelesine yer verildi. Birinci Dünya Savaşının kadın hareketinde nasıl bir sınıfsal ayrışmaya yol açtığı, her iki dünya savaşında işçi kadınların ve burjuva feministlerin tutumları anlatıldı. Ekim Devriminin gelişiminde kadınların oynadıkları büyük role ve devrim sonrasındaki kazanımlarına değinildi. İspanya ve Yunanistan’da faşizme karşı direnişte kadınların nasıl yer aldıklarına, Arjantin’de Beyaz Başörtülü Anaların, Türkiye’de Cumartesi Analarının ve Barış Analarının mücadelelerine yer verildi. Türkiye’de 70’li yıllardan bu yana işçi sınıfı hareketi tarihinde kadın işçilerin yeri, 15-16 Haziran genel direnişi, 12 Eylül askeri darbesi, Netaş grevi, 1989 bahar eylemleri, Zonguldak madencilerinin direnişi, kamu çalışanları hareketi içinde kadın işçilerin rolü çok sayıda resimli slayt ve hareketli görüntü eşliğinde anlatıldı.
İşçilerin sendikalarına sahip çıkmaları ve denetlemeleri gerektiğine, mücadele olmaksızın varolan hakların da kaybedileceğine dikkat çekilerek, “biz haklarımıza sahip çıkmadıkça, örgütlü ve ısrarlı bir biçimde haklarımızın takipçisi olmadıkça, aslında ne var olan kazanımları korumak ne de yenilerini elde etmek mümkündür” denildi.
Emperyalist sistemin savaş demek olduğu, ekonomik krizlerin kapitalizmin doğasından kaynaklandığı ve o varoldukça kaçınılmaz olarak devam edeceği belirtildi:
“Bugün tüm dünyada işçi sınıfı kapitalist sistemin ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel, çeşitli alanlarda içine yuvarlandığı derin bir krizin yıkıcı sonuçlarıyla yüz yüze bulunuyor. … İnsanlığı ve içinde yaşadığımız gezegeni yıkıma sürükleyen uluslararası sermayenin saldırılarına karşı, kadınıyla erkeğiyle tüm dünya işçileri olarak birlikte mücadele etmeksizin bu saldırıları durdurmak mümkün değildir. Dünya işçi sınıfı sermayenin küresel saldırısına ve emperyalist savaş çılgınlığına ancak küresel bir direnişle karşılık verebilir.”
İşçi sınıfının kapitalizmden kurtuluşunun, onun “dünya ölçeğinde devrimci örgütlülüğüyle mümkün” olduğu söylenerek, bu uğurda verilecek mücadelede kadın işçilere çok önemli bir görev düştüğü belirtildi:
“İçinde yaşadığımız bu kapitalist bataklıktan kurtulmak, baskıların, sömürünün ve savaşların son bulduğu daha güzel bir dünya yaratmak, ancak ve ancak işçi sınıfının dünya ölçeğinde devrimci örgütlülüğüyle mümkündür. Sınıflı toplumun ve onun yarattığı zihniyetin yok edilmesi, kadınıyla erkeğiyle birlikte uyum içinde yaşayabilen özgür insanların yaratılmasına yol açacaktır. … Biz emekçi kadınlar bir bütün olarak işçi sınıfı mücadelesindeki yerimizi almadıkça, ne işçi sınıfının kapitalizmden kurtuluşu ne de kadınların durumunun değişebilmesi mümkündür. … Savaşsız, sömürüsüz güzel bir dünyanın, ancak ve ancak tüm dünyada işçiler iktidarı ellerine aldıklarında kurulabileceğine inanıyoruz. Gerçek demokrasi, gerçek özgürlük ve gerçek barış işçilerle gelecektir.”
İşçi Öz Eğitim Gruplarının, işçilerin mücadele tarihlerini öğrenme, doğru bir sınıfsal bakış açısı kazanma, gelişen olayları bu bakış açısıyla değerlendirme ve tutum alma, mücadeleye yine bu bakış açısıyla katılma doğrultusunda yürüttükleri bu çalışma, tüm sendikalara yayılması gereken çok önemli bir çalışma. Bu etkinlik, doğru temellerde yürütülen bir çalışmanın nasıl güzel ürünler verebileceğinin önemli bir örneğini gösterdi bizlere.
link: MT okuru metal işçileri, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü Etkinliği, 21 Mart 2003, https://marksist.net/node/321
Emperyalist savaşa karşı toplumsal muhalefet yükseliyor
Savaş ve Kürt Sorunu Üzerine