1906 yılında, Moyer, Haywood ve Pettibone’un savunulmasında çalıştım. Mitinglerde onları savunan konuşmalar yaptım ve mahkeme masrafları için para topladım.
17 Şubat 1906 Cumartesi gecesi geç saatte, bankalar, işyerleri ve mahkemeler kapandıktan sonra, Batı Maden İşçileri Federasyonu başkanı Charles H. Moyer gizlice tutuklandı. Kısa bir süre sonra, aynı sendikanın sekreteri William D. Haywood ve sendika temsilcisi George A. Pettibone da tutuklandı. Üçü de kaçırılarak, vâli Steunenberg’i öldürmekle suçlandıkları Idaho eyaletine götürüldüler.
İşlerini açıkta yapan bu adamların tutuklanışında hiçbir yasal prosedüre uyulmamıştı. Suçluların iadesi talebini Colorado vâlisine götürmeleri için Idaho vâlisi tarafından görevlendirilen adamların elinde, bu sendikacıların yasal bir biçimde tutuklanabilmeleri için yeterince zaman vardı. Fakat polisler, sanıkların, kefalet parası bulmak için bankalara başvuramayacağı, yargılanma hakkını hayata geçirecek mahkemelerin kapalı olduğu, dolayısıyla tutukluların, en ağır suçlulara bile tanınan yasal savunma ve korunma hakkından mahrum bırakıldığı Cumartesi gecesine kadar beklediler.
Tutuklular gizlice eyalet hapishanesine kondular ve akrabaları, dostları ya da avukatlarıyla temasa geçmelerine izin verilmedi. Pazar sabahı erkenden, saat 5’ten önce, istasyona bitişik bir yan hatta götürüldüler, özel bir trene bindirildiler ve baş döndürücü bir hızla eyalet dışına çıkarıldılar. Tren, Denver’dan Idaho’daki Boise’ye kadar tüm diğer trenler karşısında geçiş önceliği hakkına sahipti ve hiç mola verilmedi.
Tutuklular Idaho vâlisi ve Colorado Ulusal Muhafız gücü generali Wells tarafından görevlendirilen silahlı adamların sıkı gözetimi altındaydılar.
Tutuklular Boise’ye vardıklarında, cezaevine götürüldüler ve hücreye kondular. Aileleri ve arkadaşları, onların nerede olduğunu günlerce öğrenemediler.
Bu işçi önderlerinin tutuklanmasının ardında yatan neden, elbette işçi sınıfı mücadelesinin ta kendisiydi. Idaho’daki işçi mücadelelerinin çoğu, zengin kurşun madenlerinin bulunduğu Coeur d’Alene bölgesi civarında, kırk kilometre uzunluğunda, sekiz kilometre genişliğinde, ince uzun bir kırsal alanda yoğunlaşmıştı. Maden işçileri fabrikalarda, döküm fırınlarında ve madenlerde, mide bulandırıcı, öldürücü arsenik dumanları içinde günde 12 saat çalışıyorlardı. Arsenik zehirler. Elleri ve kolları felç eder. Dişlerin ve saçların dökülmesine neden olur. Madenlerde çalışanlar tuhaf görünüşlü adamlardır: zayıf, çökük yüzlü, kaşları ve kirpikleri dökülmüş ve yeşil tenli.
Sonra sendika geldi, Batı Maden İşçileri Federasyonu. Maden sahipleri, sendikaların kurulmasına, paranın, ayrıcalıkların ve devletin tüm gücünü kullanarak karşı koyuyorlardı. Maden işçileri saldırılara aynı sertlikte yanıt verdiler. Grev, cinayetlere, suikastlere, dinamite ve hapishanelere karşı verilen bir savaş gibi geçti. Maden sahipleri silahlı adamlar getirdiler. Sendika başkanı, işçileri, kendilerini, karılarını ve kızlarını savunmak için silahlanmaya çağırdı. Tam bir cehennemdi!
1899’da Bunker Hill şirketinin maden ocağı havaya uçuruldu. Vâli askerî birlikleri çağırdı, ama bu, işleri daha da kötüleştirmekten başka şeye yaramadı. İlk gelen birlikler siyahlardan oluşuyordu. İnsanlar tutuklandı ve yargılanmaksızın hapse atıldı. Bin kişi, sürü halinde bir ağıla kondu.
Bir gece, kapısına koyulan bir bomba vâli Steunenberg’i öldürdü. Yapanların bulunması için binlerce dolarlık ödüller kondu. Bu ödül dedektifleri cezbetti. Pinkerton Agency işe el attı. Vâlinin ölümünden sekiz yıl sonra, üç işçi önderi, cinayetle suçlanarak tutuklandılar.
Bu sekiz yıl içinde, Batı Maden İşçileri Federasyonu, Coer d’Alene bölgesindeki mücadeleyi kazanmıştı. 8 saatlik işgünü elde edilmişti. Maden işçileri kendi alışveriş dükkanlarını kurmuşlardı. Hastaneler ve kütüphaneler inşa etmişlerdi. Dullar ve yetimler için fonlar oluşturmuşlardı. Barların yerini kütüphaneler, çaresizliğin yerini umut almıştı.
Maden sahipleri, sendikaya sızması için casuslara, üç kuruş için kendini köle sahiplerine satan alçaklara para verdiler.
Şirketlerin ve dedektiflerin aşağılık bir kuklası, Orchard adında insan kılığına girmiş bir yaratık, Batı Maden İşçileri Federasyonu’nda bir gizli çekirdeğe bağlı olduğunu söyledi. Bu gizli çekirdeğin amacı dinamit atmak ve suikast yapmakmış. Sendika görevlileri bu çekirdeğe dâhil imişler ve vâli Steunenberg’in sekiz yıl önceki ölümünden de bu çekirdek sorumluymuş.
Mahkeme Idaho Boise’de toplandı. ABD Başkanı Roosevelt, kendilerini savunmaları için fırsat verilmeden tutuklanan sendikacıları “istenmeyen yurttaş” ilân etti. Sonunda beraat ettiler ve onları emekçi insanlar uğruna mücadele ettikleri için yok etmek isteyenler, Batı Maden İşçileri Federasyonu’nu yıkmak için başka yollar aramak zorunda kaldılar.
link: Mary Harris Jones, Bölüm 15 - Moyer, Haywood ve Pettibone, 2 Nisan 2012, https://marksist.net/node/2981