Heykel olsak Taştan, tunçtan, demirden Topraktan, çamurdan, kilden Ankara’da çırılçıplak. Boyumuz, bir akasya boyu Kollarımız, dallı budaklı Üstümüzde masmavi gök. Mutlu olurduk olmasına Ağzı salyalarla, Kin ve öfkeyle karşımıza çıkan Ankaralı Bürokratlar takımı olmasa. Heykel olsak Öyle New York’ta Hanım hanımcık, tertemiz de değil Kapalı, uslu, itaatkâr da değil Birbirine sarılan iki deli âşık Her şeyin en güzelini yapmaya hazır Leyla’yla Mecnun misali göğü delmeye hazır. New Yorklu Para babaları, din adamları, ahlakçılar olmasa. Heykel olsak Deli Uşe gibi Mamiki’de Elinde balyozuyla Kabataş’ta Çırılçıplak Kemer’de Orak çekiçle Moskova’da Öfkeli boğa gibi Kadıköy’de Namesi rüzgârlara savrulan bağlamasıyla Pir Sultan gibi Sivas’ta. Korkmayın bizden kardeşler Biz de sizler gibiyiz, zenginimiz var fakirimiz var Bizim de pamuk döşeklerde yatanımız var ayazda yatanımız Yargısız infaz edilenimiz var içten çürüyenimiz var Heykel olsak Öyle Mısır’da bir düzen boyu Piramit dehlizlerinde Korkak, kendine sevdalı, altın dolu mumyalar içinde değil Her santiminde kölelerin kanıyla sulanmış da değil. İstemeyiz Nemrut Dağında 10 metre yüksekte Yapayalnız, İnsan kardeşlerimizden uzak Çocuk tarlasından uzakta Gün doğumunu, gün batımını izlemeyi. Bir çizik heykel olsak Mağara duvarında Bir boynuz olsak Bir köy evinin üstüne asılsak Heykel olsak Öyle Atina’nın, Roma’nın sokaklarında Emir vermeye, kan dökmeye hazır İnsan soyunu katletmeye hazır Bir avuç tanrı soyu Çırılçıplak, ölümsüz hükümdarlar gibi değil. Çatalhöyük’te bir vakit göğe yükselen Yaratan, doğuran, Besleyen, büyüten, seven Elleri nasırlı, karnı burnunda, memeleri bereketli Toprak Anamızın heykeli gibi olsak Heykel olsak Öyle cam çerçeve içinde Alınıp satılıp Müzelere konan cinsten değil. Sade siz emekçilerin Çalışan ve yaratan Aç ve yorgun Barışa ve bayrama hasret Gözlerinizin önünde umuttan bir siluet olsak Heykel olsak Hani o çılgın zamanlarda Kâbedeki putları yıkan Hani o göğü fethe çıkan zamanlarda Komünde “devlet” denen heykeli yıkan Hani o kan ve barut içindeki zamanlarda Petersburg’daki çarların heykellerini yıkan Hani o yolun nereye varacağını bilmediğimiz zamanlarda 15-16 Haziranda, tanktan heykelleri yıkan Hani o gelecek ışıklı günlerde Kafalarımızın içindeki putları yıkacak Enternasyonalin Taştan, tunçtan, demirden Topraktan, çamurdan, kilden Heykeli olsak. Marksist Tutum okuru bir matbaa işçisi
15 Eylül 2007
link: MT okuru bir matbaa işçisi, Heykel Olsak!, 15 Eylül 2007, https://marksist.net/node/1631
... önceki yazı
Emperyalizmin Kıskacında Ortadoğu
Emperyalizmin Kıskacında Ortadoğu
sonraki yazı ...
İşçi Hareketinden: Eylül 2007
İşçi Hareketinden: Eylül 2007