1993 yılında Sivas’ta katledilenler 2 Temmuz Pazar günü Kadıköy meydanında anıldı. Hatırlanacağı gibi 1993 yılında düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında 33 aydın, sanatçı ve yazar Madımak otelinde diri diri yakılarak katledilmişti. 2 Temmuzun pazar gününe denk gelmesinin de etkisiyle on bin kişiye yakın bir kitle hem katliamda ölenleri andı hem de katliamın sorumlularını protesto etti. Mitinge devrimci grupların, çeşitli partilerin ve Deri-İş, Limter-İş gibi sendikaların yanı sıra Pir Sultan Abdal Kültür Derneği gibi Alevi dernekleri de katıldı.
Haydarpaşa tren garından ve Numune Hastanesinden miting alanına ilerleyen kortejlerden yol boyunca “Sivas şehitleri ölümsüzdür”, “Sivas’ın Sorumlusu Faşist Devlettir”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Yaşasın devrimci dayanışma” gibi sloganlar sık sık atıldı.
Mitingde Madımak otelinde katledilen 33 insanın adları okunduktan sonra “Yaşıyor” sloganı atıldı. Aynı slogan sınıf mücadelesinde yaşamını yitirmiş devrimcilerin isminin okunmasından sonra da atıldı ve şehitler için saygı duruşunda bulunuldu.
Sivas katliamı Kürt hareketinin etkin olduğu ve işçilerin toplu sözleşme döneminde eylemlerini yaygınlaştırdığı bir dönemde gerçekleşti. Çıkmaza girdiği dönemlerde burjuvazi çıkış yolunu işçi sınıfını dinsel, mezhepsel ya da ulusal ayrımlarla bölmede bulur. Bu yönde gelişecek saldırıları geri püskürtecek devrimci bir önderliğin bulunmadığı durumlarda bunun faturası işçi sınıfı için ağır ve kanlı olur. Sivas katliamının sorumlusunun kim olduğu da, gerek olayların başlamasından önceki süreç, gerek sonraki süreç düşünüldüğünde yeterince açıktır. Ancak asıl sorumlu devlet olayı Alevi-Sünni çatışması olarak göstermeyi başararak suçunu örtbas etmiştir.
“Sivas Katliamı sonrasında köylerde katliamlar ve boşaltmalar yoğunlaştırıldı. Katliamda aktif rol alan gerici örgütlerin, Kürt hareketinin karşısında devlet eliyle yaratıldıkları hiç kimse için sır değildi. Burjuva devlet iktidarı, kendi yarattığı kontrgerilla ve diğer gerici örgütleri kendisine muhalif güçlerin üzerine salarak, bu katliamdaki rolünü gerçekleri görme olanağından yoksun geniş emekçi kesimlerin gözünden saklamayı başarmıştır.” (Cem Keskin, Sivas Katliamının Sorumlusu Kapitalist Devlettir!)
Burjuvazinin yapay ayrımları konusunda uyanık olmalıyız. Geçmişten beri ezilen bir mezhep olan Aleviliği ve Alevileri savunmak adına Alevicilik anlayışına saplanmak burjuvazinin tuzağına düşmek anlamına gelir. Alevisi Sünnisi, Kürdü Türkü işçi ve emekçilerin tek kurtuluş yolu devrimci Marksizmdedir. Alevi işçi ve emekçiler için “Gelin canlar bir olalım” şiarının yerini artık “Dünyanın bütün işçileri birleşin” şiarı almalıdır.
link: İstanbul’dan MT okuru bir işçi, 33 Can Anıldı, 6 Temmuz 2006, https://marksist.net/node/1050
Has Alüminyum Direnişçilerini Ziyaret Ettik
Çeçenlerin Bitmeyen Trajedisi