İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı! İşçi sınıfı 1 Mayıs’ı insanın hayatını karartan bu sorunların katmerlenerek arttığı koşullarda karşılıyor. Oysa 21. yüzyılda üretici güçlerin geldiği düzey sayesinde tüm insanlığı doyuracak ve toplumsal ihtiyaçları karşılayacak bir üretimin mümkün olduğunu biliyoruz. Ne var ki kapitalist üretim tarzı tüm insanlığın değil, bir avuç azınlığın çıkarlarına göre işlediği için, yüz milyonlarca insan için yaşam hayatta kalma mücadelesi demek.
Türkiye’de de milyonlarca insan yoksullukla boğuşurken, egemenler sefahat içinde yüzüyorlar. Sayıları milyonları bulan işsizler ordusu çığ gibi büyümektedir. Özellikle genç nüfusta işsizlik had safhadadır. Gencecik yaşta işsizliğe mahkûm edilen insanlar, çıkışsızlık ve değersizlik hissi yaşayarak gelecekten umutlarını kesiyorlar. Üniversiteden yeni mezun olan gençler bıraktık kendi bölümlerinde bir iş bulmayı, sigortasız ve asgari ücretin altında çalışmaya mahkûm ediliyorlar. Sağlık Bakanlığının Adıyaman’da açtığı 53 kişilik işçi kadrosuna 25 bin kişinin başvurması işsizliğin ne kadar can yakıcı bir boyutta olduğunu çarpıcı bir şekilde gösteriyor.
Son yıllarda onlarca insan, işsizlik, geçim sıkıntısı, geleceksizlik yüzünden bunalıma girip yaşamlarına son verdi. İşsizlikle beraber yoksulluğun artması, alım gücünün düşmesi, gıdadan akaryakıta, elektrikten, doğalgaza hemen her şeye her gün fahiş zamların gelmesi emekçileri nefessiz bırakıyor. Emeklisinden çalışır durumdaki işçisine, gencinden yaşlısına büyük bir çoğunluk artan ölçüde fakirleşmektedir. Sağlıklı beslenmeyi bir kenara koyalım, emekçiler karınlarını doyurabilmek için market market gezip en “uygun” fiyatlı olan ürünleri almanın derdine düşmüş durumdadırlar. Pazarlarda çürümüş sebzeleri toplayanından, Halk Ekmek kuyruklarının uzayıp gitmesine kadar fakirliğin gizlenemeyecek boyuta gelmesi karşısında muktedirler “fakirlik yok, varlık kuyruğu bunlar” deyip aklımızla alay edebiliyorlar. “Benzin kuyrukları araç fazlalığından”, “çok kuyruk olduğu için ete zam yaptık”, “uzun süre aç kalmak ömrü uzatır”, “çok et yemek sağlıklı değil”, “akaryakıt zamları sağlıklı ulaşımı, bisiklet kullanımını arttırdı” vb. zırvalamalar saymakla bitmiyor.
Bu gibi örnekler işçi-emekçilerde öfkeyi biriktirmekte, bir şeyler yapmak gerektiği duygusunu güçlendirmektedir. 2022 yılının başından bu yana Türkiye’nin batısından doğusuna kadar zamlara, düşük ücretlere, hayat pahalılığına karşı eylemler yükselmektedir. İşçi sınıfında öfke birikmekte, tahammül sınırları azalmaktadır. Yaşanan derin yoksulluğun sebebi kapitalizmin ta kendisidir. Kapitalizm hiçbir zaman emekçilere müreffeh bir yaşam sunmayacak. Kriz içinde debelenen kapitalizm, işçi sınıfına yeryüzünde cehennemi yaşatıyor. Egemenler krizin faturasını biz emekçilere kesmek istiyorlar. Önümüz 1 Mayıs. Uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı dünya işçi sınıfı olarak çok zor şartlar altında karşılıyoruz. Kapitalizme karşı biriken öfkemizi haykırmak için güçlü birlikler kurmalıyız. Bize reva görülen bu rezil yaşama hayır demeliyiz. Biliyoruz ki, bu sistem altında işçi sınıfının payına hep açlık, yoksulluk, uzun çalışma saatleri, hayat pahalılığı, işsizlik ve acılar düşmektedir. Kapitalizm var oldukça dünyamız ve insanlık gün yüzü görmeyecektir. Bu 1 Mayıs’ta da açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, sömürüye, savaşlara ve zulme karşı dünyanın her yerinden işçilerin sisteme olan öfkesi yankılanacak. Seslerimizi birleştirip, 1 MAYIS ruhu ile örgütlü mücadelemizi, dayanışmamızı büyütelim.
Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
link: İstanbul Anadolu Yakasından bir grup işçi, Milyonlar Aç, Milyonlar İşsiz, İşte Kapitalist Sisteminiz!, 12 Nisan 2022, https://marksist.net/node/7617
Dünya Proletaryasının 1 Mayıs’ına Selam Olsun!
O Ateşi Asla Söndüremeyecekler!