Dünyayı etkisi altına alan kriz üzerine son günlerde birçok yazar, köşesinde enine boyuna bu konuyu tartışır oldu. “Kriz neden çıktı, önlem alınamaz mıydı, bundan sonra ne yapılması gerekiyor, krizden kimler sorumlu” üzerine yüzlerce satır yazdılar. Bu yazarlardan birisi de Taha Akyol’du.
Milliyet Gazetesi yazarı Taha Akyol, “Karl Marx haklı mıymış?” başlıklı yazısında, “Yaşamakta olduğumuz küresel kriz Marx’ı haklı mı çıkardı?” diyerek, krizin kapitalist sistemin bir krizi mi yoksa “yönetişim krizi” mi olduğu üzerine süregiden tartışmalara değinmiştir. Yazısında birtakım alıntılar da yapmıştır: “Harvard Üniversitesi’nden Jeffrey Miron’a göre, ‘kriz kapitalizmden kaynaklanmıyor... kredi kuruluşlarını aşırı risk almaya teşvik eden hükümet politikalarından kaynaklanıyor’. David D. Callik’e göre, yaşadığımız süreç ‘kapitalizm krizi değil, yönetişim krizi’dir.
Liberal Prof. Atilla Yayla’ya göre de kriz kapitalizmden değil, finans piyasalarında şişkinliklere yol açan yanlış politikalardan doğuyor.” Daha sonra tüm bu açıklamaların yanına Akyol bir de kişisel görüşünü ekliyor ve diyor ki; “Marksizm ideoloji olarak öldüğü halde Marx’ın bir düşünür olarak hâlâ yaşıyor olması ilginçtir.”
Oysa krizin nedeni üzerine süren tartışmalara Elif Çağlı, Kapitalizmin Krizleri ve Devrimci Durum adlı kitabında “Kapitalist krizler dolaşım alanında ortaya çıkan arızi problemlerden değil, bizzat kapitalist üretim tarzının doğasından kaynaklanmaktadır” diyerek ışık tutmaktadır. Savunulduğu gibi kriz, “akılsız politikalara ve politikacılara, kötü ekonomi bürokratlarına, yetersiz ya da amaca uygun olmayan yasalara” bağlanabilecek bir sorun değil bir sistem sorunudur. “Son yaşananlarla bir kez daha kanıtlanmış oldu ki, kapitalist rekabetin doğası gereği, pazardan daha fazla pay kapma ve daha fazla kâr olanağının önüne, çıkartılmış hiçbir ders, hiçbir akıl, hiçbir vicdan geçemez. Kapitalizm rasyonaliteye değil, özel mülkiyete, rekabete ve bunların bir sonucu olan kâr hırsına dayanır.” (Oktay Boran-Kapitalizm Yine Bunalımda)
Kriz konjonktüründe en çok dillendirilen mevzulardan biri de “Marx’ın haklı çıkıp çıkmadığı” oldu. Yazının bütününe baktığımızda Akyol da aynı konu üzerinde duruyor, bu krizin kapitalist sistemin bir krizi değil de tamamen yanlış hükümet politikaları ve yönetim yanlışlığından kaynaklanan bir kriz olduğunu vurguluyor. Nihayetinde Marx’ın haklı çıkmadığını söylüyor. Bu krizin kapitalizmin krizi olmadığını, Marksizmin öldüğünü iddia ediyor.
Oysa Marksizm, burjuva ideologlarının savunduğunun aksine tüm canlılığıyla yaşamaya devam ediyor. Tüm gücüyle işçi sınıfı üzerine saldırılarını sürdüren kapitalist sistem karşısında tek doğru alternatif olan işçi sınıfı bilimi Marksizm, en doğru tespitleriyle ve çözümleriyle yüzyıllardır varlığını korumuştur. Burjuvazinin içini boşaltmaya çalışmasına, Marx’ı salt bir teorisyen, sosyolog olarak nitelemesine rağmen, burjuvaziye inat Marksizm işçi sınıfının en doğru temelli ideolojisi olduğunu her defasında kanıtlamıştır. Kapitalizmin büyüme sınırlarını zorlaması sonucu ortaya çıkan bu kriz de durumun somut göstergelerindendir. Burjuvazinin yok saymaya çalıştığı işçi sınıfı, dünyanın dört bir yanında yürüttüğü örgütlü mücadelesiyle kapitalizme gerekli cevabı verecektir. Bu konuda Elif Çağlı, Büyüyen İşçi Sınıfı adlı kitabında şöyle diyor: “Kapitalist ekonominin yükseliş kaydettiği bir dönem boyunca, kendi sistemine güven tazeleyen burjuvazinin görmezden gelmeye, yok saymaya çalıştığı işçi sınıfı, şimdi çeşitli ülkelerde tekrar atağa geçmeye hazırlanan hareketiyle dünyaya şöyle sesleniyor: Son gülen, iyi güler!”
link: Ankara Üniversitesinden MT okuru bir öğrenci, “Marx’ın İdeolojisi Çökmüş”müş!, 22 Ekim 2008, https://marksist.net/node/1906
Tlatelolco Meydanında Kızıl Bayrak Taşıyan Küçük Kıza