Merhaba dostlar. Ben tekstil fabrikasında çalışan bir işçiyim. Sizlerle geçenlerde gazetede okuduğum bir haberi paylaşmak istiyorum. Haberde, Giresun’da Emniyet’e yolu düşen, çeşitli işlerini halletmek için giden vatandaşlara, üzerinde kendi parmak izlerinin bulunduğu bir kartvizit bastırıp verileceğinden bahsediliyor. Kartvizit Emniyet’in vatandaşlara yeni yıl armağanı: “çam sakızı polis armağanı”. Giresun Emniyet Müdürü açıklamasında şöyle diyor; “halkımızla empati içinde olmak bizim görevimizdir.” Herhalde bu empati sadece bu konu için geçerli. Yoksa bizi coplarken ya da gözaltına alırken hiç de kendilerini bizim yerimize koyarak davrandıklarını sanmıyorum. Bir de polis size parmak iziniz kadar yakın diyorlar. Türkçesi, sizinle ilgili “bir şey” lazım olduğunda sizi elimizle koymuş gibi bulabiliriz diyorlar.
Biz işçiler baktığımızda onların ne için var olduklarını anlamamamız olanaksız. Yaşamımızda onlarla karşılaştığımız anlar hiç de bizim için var olmadıklarının bir ispatı gibidir. Onlar bizleri değil “mülkiyeti” ve o mülklerin sahiplerini korumak için varlar. Onlar biz hakkımızı aradığımızda destek vermek için değil, patrona ve malına bir şey yapmayalım diye varlar. Bizler sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için, ırksal, cinsel, mezhepsel hiçbir ayrımın yaşanmaması için mücadele ederken onlar yine karşımıza çıkar. Yani bal gibi de patronlar için varlar ve çalışıyorlar.
Güneşli günler görmek için patronların kölelik düzenini ortadan kaldırmalıyız. Biz dünyanın çoğunluğuyuz ve dünyanın tümünü istiyoruz. Bunun için örgütlenip beraber mücadele etmekten başka çaremiz yok! Onların ne fişlemeleri ne baskıları ne de tehditleri bizi yolumuzdan döndüremedi ve döndüremeyecek. Yaşasın devrimci sınıf mücadelemiz!
link: MT okuru bir tekstil işçisi, Kartvizit bahane mimlenmek şahane, 20 Şubat 2006, https://marksist.net/node/941
Modernleşen Despotizmin Sivilleşme Sancısı /5
İşçi Hareketinden: Şubat 2006