Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde!
Sermaye sahiplerinin ve siyasi iktidarın sınıfımıza dönük saldırıları artarak devam ederken, çalışma ve yaşam koşullarımız ağırlaşıyor. Zorunlu BES dayatması, kıdem tazminatının fona devredilerek gasp edilmesi gibi ciddi saldırıların yanı sıra işsizlik de giderek büyüyor. Son bir yıl içinde bir milyondan fazlamız işsiz kaldı. Resmi işsiz sayısı bile 4 milyon 700 bini geçti. Bizlerin ücretlerinden kesilerek oluşturulan işsizlik fonunda biriken paralarsa patronların kasalarına akıtıldı. Ağırlaşan yaşam koşullarına ve patronların saldırılarına boyun eğmeyeceğimizi göstermek için 1 Mayıs alanında yerimizi aldık.
İktidar her ne kadar “ekonomik savaş”, “dış müdahale”, “negatif büyüme” gibi kavramlarla kriz gerçeğini kitlelerden saklamak istese de mızrak çuvala sığmıyor. Enflasyon, istihdam ve işsizlik oranları, sanayi endeksleri gibi rakamlar tüm manipülasyonlara rağmen krizi gösteriyor. Bunun da ötesinde emekçilerin kriz olduğunu anlaması için TÜİK’in istatistiklerine de ihtiyacı yok. Hayatın her alanında kriz “ben buradayım” diyor. Pazarda, markette etiketlerde kriz yazıyor. Kasapta, manavda etiketlerde kriz yazıyor. Elektrik, su, doğalgaz faturaları kriz diyor… Bir de işsizlik rakamları var ki KRİİİZ diye bağırıyor! TÜİK “iş bulmaktan ümidini kaybettiği için iş aramıyor” diyerek milyonlarca insanı işsizlik rakamlarına dâhil etmese de, bunlarla birlikte şu anda 7 milyondan fazla işsiz var.
İktidar sözde istihdam kampanyaları ile işsizlik sorununu çözecekti! Fakat işsizliğin giderek tırmanması bu vaatlerin durumu idare etmeye dönük bir kandırmacadan başka bir şey olmadığını gösteriyor. İşsizliği azaltmak için işgününün kısaltılması, fazla mesailerin, işten atmaların yasaklanması, ücretlerin yükseltilmesi gibi çözümler hükümetin aklının ucundan bile geçmiyor. İşsizlik tırmandıkça hükümet işsizler yerine patronlara kaynak aktarıyor. İstihdam kampanyaları İşsizlik Sigortası Fonunu patronlara peşkeş çekmenin kılıfı yapılıyor. İşsizlik Fonu sermayenin hizmetine sunulurken, işsizlere adeta zırnık koklatılmıyor. Fazla mesailerle bile geçinebilmek mümkün değilken, işsizler için durum çok daha vahim bir hal alıyor. Sermayenin hizmetindeki hükümetlerden işçi sınıfının sorunlarına çözüm bulması beklenemez. İşçi sınıfı bu sömürü sistemini devirmediği sürece kriz, işsizlik hayat pahalılığı son bulmayacaktır.
1 Mayıs işçi sınıfının kapitalist sisteme karşı sembolleşmiş mücadele günlerinden birisidir. Sınıfımızın bu onurlu mücadele gününde, sermayenin sınıfımıza dönük saldırılarına, krizin faturasını her geçen gün daha ağır saldırılarla sırtımıza yüklemeye çalışmasına karşı öfkemizi haykırdık. Sıkılı yumruklarımızı havaya kaldırıp, eşitlik, özgürlük, kardeşlik türkülerimizi söyledik. Haklı taleplerimiz etrafında birlik olmanın, dayanışmanın coşkusunu yaşadık. Birlik olduğumuzda ne kadar büyük ve güçlü bir sınıf olduğumuzu hissettik. Sınıfsız, sömürüsüz, barış ve özgürlük dolu bir dünya istediğimizi dillendirerek, o güzel günler gelene kadar mücadele edeceğimizi haykırdık.
Uzunca bir süredir iktidarın yarattığı yapay kutuplaştırma politikaları yüzünden işçiler olarak sınıfımızın sorunları temelinde bir araya gelemiyoruz. Mücadeleci işçiler olarak içinde bulunduğumuz koşulların zorluğunun farkındayız. Ancak sorumluluklarımızın da farkındayız. Bizler koşullar ne olursa olsun yaşadığımız sorunların çözümü için sınıfımızın örgütlülüğünü arttırmaya, mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.
link: Pendik’ten MT okuru bir kadın metal işçisi, 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleyi Büyütelim, 3 Mayıs 2019, https://marksist.net/node/6655
“Terörizm” Öcüsü Bu Kez de Sri Lanka’da Hortladı!
Gençlik 1 Mayıs Geleneğine Sahip Çıkıyor!