Kan üzerine kuruludur bu sistem. Kanayan da sürekli yoksullardır, garibanlardır. Bir de içlerinde hayalleri ve oyunları çalınan çocuklar vardır. İşçi, emekçi çocukları, çocuk işçiler... Belki dünyadaki en masum, en saf varlık olan çocuk için bile kan kokar burjuvaların nefesleri. Fabrikalarda, madenlerde, inşaatlarda çocuk kanı içerler. Tonlarca gıdayı atarlar çöpe, iki lokma ekmek için ölür binlerce çocuk. Bir de kirli hevesleri için çıkardıkları savaşlarda uçaklar, tanklar, silahlar ölüm kusar çocukların üstüne. Ölür binlerce çocuk. Filistinli, Iraklı, Suriyeli çocuklar, Kürt çocukları, bizim çocuklarımız…
Acımasız haksız savaşların ortasında kalıyor çocuklar. Ölüm korkusuyla yaşıyor. Analarını, babalarını kaybediyor. Hayallerini ve oyuncaklarını da… Önceden saklambaç oynadıkları sokaklarda şimdi bombalardan saklanıyor, birbirini kovaladıkları arsalarda kurşunlardan kaçıyorlar. Savaştan önce belki savaşçılık oyunu bile oynamışlardır. Öyle ya hepimizin çocukluğunda vardır böyle maceraları. Oynarlar mı acaba savaşın yarattığı bunca acıdan sonra böyle oyunları?
Ya ölen çocuklar? Ölüm hiçbir insanoğluna yakışmıyor ama bir çocuğa hiç yakışmıyor. Bu sistem çocukları katlediyor. Birer ikişer değil yüzer biner!
Aylan Kurdî 3 yaşında bir bebek. Bodrum sahiline vurdu cansız bedeni. Gözlerimizle okşadık Aylan bebeğin ölü bedenini. Emperyalistlerin Suriye’de katlettiği on binlerce çocuktan sadece biri Aylan. Bizden çalınan on binlerce hayattan sadece birisi. Bombalar altında kâğıt gibi eridi çocuklar Suriye’de. Afganistan’daki, Irak’taki ölü kardeşleri gibi.
Filistin’de 60 yıldır savaşın içine doğuyor çocuklar. Ölüme yakın büyüyorlar. Filistin’de kaç çocuk misket oynayamadan, kalem tutamadan, âşık olamadan ölmüştür? Bin mi? On bin mi?
TC devleti 1990’dan bu yana 500’den fazla çocuğu katletti. Devletin en tepesinden gelen emirle “kaçakçılık” yapıyor diye savaş uçaklarıyla katledilen Roboskili çocuklar, Küçükarmutlu’da 7 yaşındaki bedeniyle panzer altında kalan Sevcan, koyun otlatırken devletin havan topuyla paramparça edilen Ceylan Önkol ve nicesi.
Ekmek almaya giderken polis tarafından katledilen 14 yaşındaki Berkin Elvan var hatırımızda. Ekmek almaya değil de polis şiddetini protesto ederken öldürülmüş olsaydı Berkin, bu durum haklı mı kılardı bir çocuk katilini?
Babasıyla birlikte katledildi Uğur Kaymaz. Bu devlet 12 yaşındaki bir Kürt çocuğa 13 kahpe kurşunu layık gördü. Uğur’u vuran katil, çocuğun ölü bedeninin yanına silah bırakmıştı suç unsuru oluştursun diye. 29 Eylülde Diyarbakır’da aynı kaderi paylaştı Berat Güzel. Polisin açtığı ateş sonucu ölen 9 yaşındaki Berat Güzel’in cansız bedeninin yanına giden katil, havai fişek bırakırken görüntülendi.
Cizre’de devlet sokağa çıkma yasağı ilan etti. 8 çocuk öldürdü devlet Cizre’de. 35 günlük Muhammed bebek yasak yüzünden hastaneye götürülemediği için öldü. Cemile de Cizre’de öldürülenlerin arasında. Zırhlı bir araçtan açılan ateş sonucu hayatını kaybeden 10 yaşındaki Cemile’nin ellerine kına yaktı annesi. Gömülmek için 3 gün buzlukta bekledi Cemile’nin cansız bedeni…
Çocuk işçiliğinden savaş uçaklarıyla vurulmaya, silahla-bombayla öldürülmekten önlenebilir hastalıklara, beslenme yetersizliğinden zırhlı araç altında kalmaya… Egemenler ve onların kapitalist sistemleri çocuk katilidir!
Ne duruyoruz ey insanlık? Çocukları ölümün pençesinden kurtarmak için neyi bekliyoruz?
link: İstanbul Üniversitesi’nden MT okuru bir öğrenci, Kapitalist Sistem Çocuk Katilidir!, 19 Ekim 2015, https://marksist.net/node/4530
İnsanlığı Sürdüler Buralardan
Dünyanın “En Demokratik” Polis Devleti!