Kapitalizm biz işçileri sömürmekle kalmaz, bir de işçileri bölmek için elinden gelen her şeyi yapar. Biz işçiler örgütsüz ve sınıf bilincinden yoksun olduğumuz sürece, patronların söylediklerine, vaatlerine kanarız. İşyerinde kendi arkadaşlarımızı dışlar ve hatta onlarla rekabet ederiz. çünkü patronlar işçiler birleşmesin diye, onları her düzeyde bölmekle kalmıyor, bir de işçilerin arasına rekabeti, statü farkı gibi anlamsız şeyleri sokuyor. Elbette bunun kaynağında kapitalist kâr düzeni var; kapitalistlerin kendi aralarındaki kâr rekabetini, biz işçilerin arasına da çeşitli başlıklar altında sokmaya çalışıyorlar.
çalıştığım işyerinde olanlar tam da bunları doğrular nitelikte. Ben sağlık sektöründe, büyük bir hastanede çalışıyorum. İşbaşı yaptığım ilk gün daha dolmadan işçiler arasında hiyerarşiye dayalı bir ilişki olduğunu fark ettim. Doktorlar hemşirelerin, hemşireler ise diğer çalışan işçilerin amiri konumunda! İlişkilerin bu hiyerarşik yapısı tam da kapitalist sisteme uygun biçimde işliyor. İşçiler arasında statü farkından oluşan ilişkiler her yerde kendini gösteriyor. Birbirini çekemeyen, birbirinin ayağını kaydırmaya çalışan, yeni işe başlayan işçilere işi öğretmeyen, ayrı masalarda yemek yiyen, kendini diğer işçi arkadaşlarından unvan olarak üstün görerek onları horlayan davranışlar...
Anlaşılacağı gibi işçi sınıfı örgütsüz ve dağınık olduğu için onun üyeleri bilinç olarak çarpılmış durumda. Sınıfına yakışır bir işçi gibi değil, küçük-burjuva zihniyetli, unvana ve statüye meraklı işçiler olup çıkmışız. öyle ki, işyerinde patronlar bizleri sürekli birbirimizin amiri gibi davranmaya itiyor ve bilinçsiz işçi arkadaşlar bunu bir statü olarak gördüklerinden, kraldan çok kralcı kesilerek kendi arkadaşlarına bağırıyor veya eziyor.
Fakat bilmeliyiz ki, paspasçı da, hasta bakıcı da, hemşire de, doktor da, sağlık hizmetlerinde çalışan tüm işçiler beğensinler ya da beğenmesinler işçi sınıfının bir üyesidirler. Kapitalistlerin amacı işçiler arasına statü ve unvan farkları koyarak, onları bölmek ve işyerlerinde örgütlenmenin önünü kesmektir. Patronlar sadece işyerinde işçileri bu şekilde bölmezler; ayrıca bizleri Sünni Alevi, Kürt Türk, İngiliz, Alman, Müslüman, Hıristiyan gibi ulusal ve dinsel temelde de bölerler. çünkü işçilerin bir araya gelmesinden inanılmaz derecede korkarlar. Bu hayati şoku yaşamamak için, işçilerin birleşmesinin önüne tüm engelleri dikerler.
Kısacası bilinçlenmeli ve sınıf bilincini tüm işçilere taşıyarak örgütlenmeliyiz. Tek kurtuluşumuz örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçiyor; kapitalistlerin aldatmasına uyup gün doldurmayalım. Kurtuluşun tek başına olmadığını, ancak birbirimizi kurtaracak bir mücadeleye girersek ve bu uğurda kapitalizmi yıkarsak kendimizi de kurtaracağımızı bilmeliyiz. Biz Marksist işçilerin görevi her işyerinde bunu işçi arkadaşlara anlatmak, onlara sınıf bilinci taşımak ve örgütlemektir.
link: MT okuru bir sağlık işçisi, Patronlar bölüyor, biz birleşmeliyiz!, 13 Ağustos 2005, https://marksist.net/node/414
İşsizlik İstatistikleri: Rakamların Sahte Dili
Artan Yoksulluk ve Sefalet Kapitalizmin Gerçeğidir