Ebru, Ağrı’nın Diyadin ilçesinde 12 yaşında bir kız öğrenciydi. Öğretmeni onu “hırsızlıkla” suçladı. Ebru intihar etti. 6. sınıfa gidiyordu Ebru. Öğretmeni sınıfta kaybolan iki hikâye kitabını onun çaldığını iddia etti. Sınıfta arkadaşlarının gözü önünde hırsızlıkla suçladı. “Babanı jandarmaya vereceğiz, seni disipline verip okuldan attıracağız” diyerek tehdit etti. Bu sözler Ebru’ya çok ağır geldi. İki hikâye kitabını çaldığı suçlamasını gururuna yediremedi. Evlerindeki ağıla giderek kendisini asıp intihar etti.
Ebru’nun babası kızının okulda şiddet gördüğünü, dışlandığını anlatıyor. Kızının ölümüne sebep olanın öğretmen olduğunu belirtiyor. Baba şikâyette bulunduklarını söylüyor. Ebru’yu hırsızlıkla suçlayan 3 öğretmen hakkında soruşturma açıldı, görev yerleri değiştirildi. Küçük kızın ailesi, Diyadin ilçe merkezine “Ebru Yalçın öğretmenlerinin yoğun baskısı sonucunda kendisini iple asarak intihar etmiştir. Başka Ebru’ların ölmemesi için tüm halkımızı ve duyarlı kamuoyunu bizlere destek olmaya çağırıyoruz” yazılı bir pankart asarak el ilanları dağıttı.
Radikal gazetesinde yer alan haber üzücü ve öfke verici. Sırf iki hikâye kitabı için hırsız sayılan ve intihar eden Ebru, bize bazı şeyleri çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Bu kahredici olay, eğitim sisteminin nasıl çürüdüğünü apaçık ortaya koyuyor. Öğretmenler sınıfın ortasında bir öğrenciyi rencide ederek onun ölümüne sebep olmuşlardır. Peki özel okullarda bir öğretmenin bir zengin çocuğuna bağırdığını, onu sınıfta arkadaşlarının gözü önünde küçük düşürdüğünü, hırsız damgası vurduğunu duydunuz mu? Duyamayız. Çünkü böyle bir şey yapılırsa başlarına ne geleceğini biliyorlar. Fakat işçi ve emekçi çocuklarının gittiği devlet okullarında, özellikle de Kürt öğrencilerin gittiği okullarda, öğrenciler baskı, şiddet ve aşağılanma ile karşı karşıya kalıyorlar. İşçi ve emekçi çocukları her yerde eziliyor, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor.
Kürt öğrencilere yıllardır baskı ve şiddet uygulanıyor. “Tek dil, tek millet, tek din, tek mezhep” ideolojisi, ilkokuldan üniversiteye kadar eğitimin her kademesinde işçi ve emekçi çocuklarına dayatılarak, onlara kâbuslar yaşatılmakta ve psikolojileri bozulmaktadır. Bu topraklarda Türkçe konuşmadığı için dövülen, okul kapısında bekletilen, okuldan atılan Kürt öğrenciler, öğretmenleri ve müdürleri tarafından sürekli olarak baskı ve şiddet gördüler ve görüyorlar. Müdürüne, öğretmenine bunu yaptıran, burjuva devlettir. Öğretmenler işçi sınıfının bir parçası olduklarını unuttuklarında ve örgütlü mücadele etmediklerinde burjuvazinin eğitim sistemini yürüten, onun ideolojisini öğrencilere baskıyla ve şiddetle aktaran birer aktarma kayışına dönüşmektedirler.
Öte yandan, küçücük bir çocuğun hırsızlık suçlamasına gösterdiği tepki, burjuvazinin ve onun hizmetkârı hükümetlerin, milletvekillerinin, bakanların ikiyüzlülüğünü, riyakârlığını, utanmazlığını apaçık göstermektedir. Yaptıkları yolsuzluklarla, aldıkları rüşvetlerle milyon dolarlar götürenler, hiçbir suçları yokmuş gibi hâlâ ortalıkta dolaşıyorlar. Kendilerini aklamaya çalışıyorlar. Ahlâktan ve onurdan nasibini almamış olan milletvekillerinin, bakanların ve diğer bilumum zevatın yaptıkları ile işlemediği bir suç yüzünden “hırsızlıkla” suçlanan 12 yaşında bir öğrencinin maruz kaldığı durum arasında dağlar kadar fark var. Ar damarı çatlamış olanlara, yaptıkları yolsuzluklar ve yedikleri rüşvetler için hiçbir cezai işlem uygulanmamıştır ve çoğu görevinden istifa bile etmemiştir. Onlara hiçbir şey yapılmazken bir öğrenciye bu şekilde ceza verilmesi ve “hırsızlık”la suçlanması ancak kapitalist düzende olur.
İşçi ve emekçilere okullarda iğneden ipliğe her şeyi aldıran, bu da yetmezmiş gibi onların çocuklarını “hırsızlık”la suçlayan ve ölümüne sebep olan, baskıyla kendi ideolojisini, dilini, dinini dayatan burjuva devletten ve onun eğitim sisteminden ancak genç yaşlı, kadın erkek tüm işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesiyle kurtulabiliriz. Anne ve babalar çocuklarının laik, bilimsel, anadilde ve parasız eğitim hakkı için mücadele etmeli ve çocuklarına da mücadeleyi öğretmelidir.
link: İMES’ten bir tekstil işçisi, Ebrular Değil, Egemenler Hırsızdır, 7 Mart 2015, https://marksist.net/node/4012
Emekçi Kadınlar 8 Mart’ın Başkaldırı Ruhuyla Mücadeleye
Akdeniz’in Karanlık Sularında Umut Tekneleri