Bu mektubun dünyanın pek çok yerindeki işçilerin koşullarını dokunaklı bir biçimde tasvir ettiğine inanıyoruz. Bu acıya son verme zamanı gelmiştir!
Sevgili kardeşler,
Söyleyeceklerim elbette sizler için yeni şeyler değil. Bir işçi, Nijeryalı bir işçi olarak yaşam deneyimimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eminim bu hepimizin “paylaştığı bir deneyim”; çoğunuz bende kendinizi göreceksiniz.
On yıldan uzun bir süredir çalışıyorum; bu yıllar için gösterebileceğim hiçbir şeyim yok henüz. Hiçbir şey. Hayır, bu doğru değil. Bir şeyim var, bir borç yükü. Evet, sürekli borç içindeyim ve öyle görünüyor ki yaşamımın geri kalanını da “borç hizmetinde” geçireceğim. Çalışma hayatımın aylık döngüsü bu. Yeterince beslenemiyorum; giyinemiyorum; bir oda kiralayamıyorum; ... liste sonsuza dek böyle uzayıp gidiyor.
Milyonlarca işçinin yaşamı bunun aynısı değil mi? Yaşamlarımız ve iş koşullarımız, yakın gelecekte hiçbir iyileşme işareti olmaksızın her gün daha da kötüye gidiyor. Bir ayakkabı fabrikasındaki işçi, ayakkabı, yani günlük emeğinin ürününü satın alamaz. Onun tekstil sanayiindeki arkadaşı adeta paçavralar içindedir ama giysiler üretir. Yaşam koşullarımız daha iyi değil: pislik ve sefalet içinde, bir insana “rahat ya da saygınlık” sunmayan evlerde ve ortamlarda yaşıyoruz. Boundary-Achapo çöplüğü, Ijora-Badia, Orile, Ogbe-Nwankwo vs. Buraları biliyor musunuz? Eminim biliyorsunuzdur. Bunlar zenginlerin görüş alanından çıkarılan, tıkıldığımız kulübeler değil mi? Her yerde yoksullukla karşı karşıyayız. Ama eğer birkaç elde yoğunlaşmasaydı, emeğimiz yer yüzünde kadın/erkek her işçi için “cennet” yaratabilecek kadar büyük bir zenginlik birikimine yol açmıştı.
Kapitalistlerin açgözlülüğü, kendini bizim yaşamlarımızda göstermeye devam ediyor; bizleri sinirleri tahrip eden bir durumda bırakan kesintiler, sefalet ücretleri, uzun çalışma saatleri/çalışma hızının arttırılması, güvensiz çalışma ortamı ve sakat makineler; yine de ortaya çıkan kazaların suçu bize yüklenir.
Yoldaşlar, gözlerinizi açın ve etrafınıza bakın, yaşadığınız hayattan memnun musunuz? Doğudan, Batıdan, Kuzeyden, Güneyden: ortak bir kültürü paylaşıyoruz; işçilerin yoksulluğunu. Bu yüzden birbirimize el uzatmak zorundayız; birlikte ayağa kalkmak ve birlikte mücadele etmek zorundayız.
Çocuklarımız için daha iyi bir eğitim istiyoruz; iş istiyoruz; daha iyi bir yaşam standardı istiyoruz; elektrik, su, sağlık hizmeti ve düzgün yollar istiyoruz.
Fakat kapitalizm devam ettikçe bu haklar bize verilmeyecek; bunları ancak mücadeleyle alabiliriz; kapitalizmin engellerini yıkarak. Bu “cehennem” saltanatı ancak o zaman, üretimin kâr tarafından değil insan ihtiyaçları tarafından güdülendiği sosyalist bir toplumda sona erebilir. Ancak o zaman bu “borç yükü” bitebilir.
Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok; yeni bir dünyaya, kapitalistlerin, sömürücülerin olmadığı bir dünyaya, sosyalist bir dünyaya ulaşmaya kararlıyız.
Bütün Dünyanın İşçileri, Birleşin!
Marx Longfellow
Lagos, Nigeria
[Bu mektubun İngilizce orijinali www.marxist.com’da yer almaktadır]
link: Marx Longfellow, İşçi Arkadaşlarıma Mektup, Aralık 2002, https://marksist.net/node/373
İkinci Dünya Savaşı Sonrası ABD Askerlerinin Hareketinden Dersler: 1945-1946 Grevleri
Aşamalı Devrim mi, Proleter Devrim mi?