2011 yılı boyunca onlarca asker, şüpheli biçimde öldü. Yeni yılın ilk iki haftasında ölen 6 asker için, “intihar etti” denildi. Şüpheli asker ölümleri, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur. Her vicdan sahibi insanın bunu sorgulaması gerekir.
Diyelim ki bu ölümler gerçekten intihar! Yine de “neden” diye bir soru gelmez mi akla? Kaldı ki bu 6 askerin “intihar” etmeden önceki görüşmelerine, söylediklerine bakınca hiç de intihar edecek ruh halinde olmadıkları ortaya çıkıyor. Kışlaların bu konudaki sicillerine bakın, hayli kabarık! Az da olsa basına “eğitim zayiatı” gibi saçma savunmalarla bu tür hikâyelerin sızdığını görürüz. Hatta eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in “bir erimizi alnının ortasından vurduk” diyebildiğine de şahit olduk!
“Urfa Siverekli Semih Çiftçi’nin, Antep’in Islahiye ilçesinde askerlik yaparken yılbaşı gecesi intihar ettiği söylendi. Semih, bir gün önce akrabalarını tek tek aramış, yeni yıllarını kutlamıştı. Ailesi hem mizaç olarak intihara meyilli olmadığı iddiasında hem de merminin yönüne dair ciddi şüpheleri var.
Yine aynı gece Elazığ’da, Poyraz Köyü Jandarma Karakolu’nda askerliğini yapan Van Muradiyeli Lütfü Esmer’in, sabaha karşı 04.00-06.00 nöbetini tutarken intihar ettiği söyleniyor. Gözüne ateş etmiş! Askerliğinin ikinci ayında olan 19 yaşındaki Lütfü’nün ailesi, çocuklarının intihar ettirecek bir sorunu olmadığını söylüyor. İnebolu Jandarma Komutanlığı’nda askerliğini yapan 22 yaşındaki Doğukan Kâhyaoğlu, Malatyalıydı. Evliydi ve Tuana adlı, bir buçuk yaşında bir kızı vardı. Doğukan’ın, nöbete giden arkadaşının piyade tüfeğini alarak yemekhanede intihar ettiği iddia edildi. Terhisine dört ay vardı ve ağabeyi Taylan Kâhyaoğlu, kardeşinin intihar edecek biri olmadığını söylüyordu. 31 yaşındaki Deniz Yurtsever, Çanakkale Gelibolu Topçu Birliği’nde kısa dönem askerlik yapıyordu ve terhisine sadece üç hafta kalmıştı. Deniz’in gece saat 02.00 sularına denk düşen nöbet değişiminde kalbine piyade tüfeğiyle ateş ederek intihar ettiği ileri sürülüyor. Ailesi bir derdi yok diye bildikleri oğullarının intihar edebileceğine inanmıyor. Abla Songül Alver, Kafkas Üniversitesi’ni bitiren kardeşinin politik bir genç olduğunu söylüyor. 21 yaşındaki Abdulkadir Gedik, Ardahan Çamlıçatak Jandarma Komutanlığı’nda askerdi. Kendisine zimmetli G-3’ü alnına dayayıp intihar ettiği iddia edildi. Yozgat Sorgunlu Abdulkadir, bu şüpheli ölümler arasında ailesinin ‘bunalımdaydı’ dediği tek er. Van, Başkale’de askerliğini yapan, Tokat Zileli Emrah Eser’in terhisine 40 gün kalmıştı. Çarşı iznine çıktığında Facebook sayfasına en son şunu yazmış: ‘Sayın arkadaşlar, geri dönmem için sadece 48 GÜN kalmışşş, yani şafak 48.’ Bir önceki giriş de ‘79 Osmaniyee, bitiyorr sevdiklerim, geliyorum yakında:):):)’ Emrah, birliğinde terziydi; ailesine dış göreve çok az çıktığını söylemiş. Fakat sonra sabah askeri bir araçta intihar ettiği haberi gelmiş. Aile buna inanmadığı gibi, otopsiye bir sivil savcı katılana kadar cenazeyi almayı da reddetti. İstekleri kabul edildi, Emrah gömüldü. Kendi şüphelerinin ötesinde, intihar olmadığına dair duyumları var, şu an raporu bekliyorlar.” (Kaynak: Radikal Gazetesi/Pınar Öğünç)
Bütün bunlar ilk değil, şimdiye kadar sayısız kere yaşandı. Militarist devlet anlayışı tektipleştirmeyi dayatıyor ve buna itaat etmeyenler baskıyla, şiddetle ve ölümle karşı karşıya kalıyorlar. “Şüpheli” ölümlerin büyük bir bölümünün Kürt, Alevi, Ermeni ve solcu emekçilerden olması asla tesadüf değildir. Bu cinayetlerle ilgili tüm deliller, devlet tarafından karartılarak yok edilmektedir. Uyduruk hikâyelerle askerlerin intihar ettiği süsü verilmektedir.
Burjuva devlet, on yıllardır tertiplediği katliamlarla nice ana-babanın yüreğini yaktı, yakıyor. Artık bu acıları yaşamamak için ve katledilen kardeşlerimizin katillerinden hesap sormak için işçi sınıfının devrimci mücadelesine katılmalıyız.
link: Sefaköy’den bir sağlık işçisi, İki Haftada 6 Asker “İntiharı” Biraz Garip Değil mi?, 7 Mart 2012, https://marksist.net/node/2947
Sosyalizm Asıl Şimdi /2
Hürmüz Boğazı’nda Emperyalist Dalaş