Kapitalist dünya bir çalkantı içerisinde. Emperyalistler kıyasıya bir rekabet halindeler. Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında halkların kanı üzerinden siyaset yapıp, nüfuz alanlarını genişletmeye ve güçlerini arttırmaya çalışıyorlar. Egemenlerin yürüttükleri ikiyüzlü siyaset ortadadır. Bunun en son örneğini geçtiğimiz günlerde New York’ta toplanan 66. Dönem BM Genel Kurulunda yapılan konuşmalarda gördük.
Bunlara en belirgin örnek olarak, İsrail’e kafa tutan, Batı egemenlerini Somali’de açlıktan ölen insanlara yardım etmemekle suçlayan TC’nin başbakanı Erdoğan’ın konuşmasını verebiliriz. BM toplantısındaki konuşmasında Erdoğan, BM’nin dünyadaki halkların sorunlarını çözemeyeceğini “BM’nin ve uluslararası toplumun acil sorunlar karşısında ne büyük acz içinde olduğunu geçtiğimiz ay Somali’de bizzat gördüm. Somali’de gördüğüm yoksulluğu ve acıyı tarif etmem imkânsızdır” sözleriyle itiraf ederken, diğer taraftan ise ikiyüzlü bir şekilde, Türkiye olarak Somali’de yaptıkları yardımlarda olduğu gibi dünya meselelerine insani temelde yaklaştıkları palavrasından bahsediyordu.
BM toplantısında gündeme gelen önemli meselelerden birisi ise Filistin’in devlet olarak BM nezdinde tanınması için verdiği dilekçe idi. Erdoğan, Türkiye’nin Filistin devletinin tanınmasını koşulsuz desteklediğini açıklıyor, İsrail’e verip veriştiriyordu. İsrail’in Filistin halkına karşı fosfor bombası kullandığından bahsediyor, Gazze ablukasına lanet okuyordu. “Bir sandık domatesi dahi Filistin’e sokmak isterseniz, İsrail’in iznine tabisiniz” diyen Erdoğan, bu tutumu insani bulmadığını belirtiyordu.
Şimdi insan sormadan edemiyor: İsrail’in barış için gerekli adımı atmadığını söyleyen Erdoğan, ezilen Kürt halkına karşı nasıl bir tutum sergilemektedir? Yıllardır Kürdistan’da sömürgeci konumunda olduklarının ve son günlerde iyice dozunu arttırdıkları kirli savaşın farkında değil midir? Herhalde böyle düşünmek ahmakça olur. Yıllardır Kürt halkının haklı, demokratik taleplerini karşılamayanlar, onlara dönük inkâr ve imha siyaseti yürütenler TC egemenleri değil midir?
Kürt halkının siyasetçilerini tutuklayanlar, “terörist” ilan edenler, Kürtlerin evlerini yakıp, köylerini boşaltanlar kimlerdir? Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki diktatörlere “halkınızın sesine kulak verin” çağrısında bulunan Erdoğan, Kürt halkının barış isteğine, taleplerine kulaklarını tıkamaktadır. Üstelik TSK’nın bölgedeki ve sınır ötesindeki operasyonlarını arttırdığı ortadadır. Her gün ölüm haberlerinin geldiği ve militarizmin, şovenizmin tırmandırıldığı şu günlerde burjuvazinin ikiyüzlü bir şekilde yürüttüğü kirli siyaseti teşhir etmeliyiz.
Kuzey Afrika ülkelerine (Mısır, Tunus, Libya) gittiğinde kahraman gibi karşılanan Erdoğan’ın ve diğer egemenlerin gerçek niyetlerinin hiç de insani olmadığı ayan beyan ortadadır. Filistin’de İsrail askerlerine taş atan çocukları kahraman ilan eden TC egemenlerinin, Kürt çocuklarını polise taş attıkları gerekçesiyle yaşlarının iki katı yıllara varan cezalarla yargıladıklarını unutmayalım.
Filistin devletinin tanınmasında hiçbir sorun görmeyen TC burjuvazisi, iş Kürtlerin özerklik ilanına gelince yaygara koparıyor. İşçi sınıfı olarak gerek Kürt halkının, gerekse Filistin halkının demokratik haklarının karşılanması için taraf olmalıyız. Emperyalist savaş tamtamlarını çalan burjuvaların ikiyüzlü siyasetlerine kanmamalı ve arkasına takılmamalıyız.
link: Tuzla’dan bir MT okuru, Egemenlerin İkiyüzlü Siyaseti, 7 Ekim 2011, https://marksist.net/node/2758
Türkiye Barış Meclisi’nden Basın Açıklaması
Emperyalist Savaş Son Sürat Devam Ediyor