Söze Faşist Franco’nun sözüyle başlamak istiyorum. “Ben insanları 3F ile kandırdım: Futbol, Fado [Portekiz halk şarkıları], Fiesta” demiş. Tam da günümüz toplumunun üst yapısındaki şekillenişi iyi anlatmakta. Bu günlerde Medyada (üstyapının yansısı, egemen sınıfın, burjuvazinin şürekası) hep aynı başlıklar. Tribünde öldürülen genç bir insan üzerine. Düşünmek lazım, kapılmamak lazım öldürülen gencin yansıtılan duygusal romanına, tabii ki bir insanın ölmesi üzücü bir durum. Fakat buradaki durum farklı. Yan tarafımızda emperyalist savaş yüzünden her gün yüzlerce insan ölüyor ve bizim yoğunlaştığımız olaysa holigan kavgası. Ta meclise kadar taşınmış durumda. Gerçi işbirlikçi bir mecliste demokrasi adına tartışmaların olmasını beklemek çocukça bir duygu olur.
Beynimizde cisimleşen bir Futbol ve Magazin (Fiesta) kültürü var. Yabancılaşmanın var olduğu sınıflı toplumda muhalif kanalların bunu teşhir etmesi gerekir. Futbol hastalığının aslında kapital virüsünü içinde taşıdığı, özellikle şehirdeki kitleler için teşhir edilmeli. Gündemi kendi gerçekliğinden uzaklaştırıp yapay zevkleri ön planda tutan burjuvalara karşı, mücadele her zamankinden daha şiddetli olmalı. Kitleleri uyutmak için öne sürülen futbol, magazin kültürü, sınıf bilinci perspektifiyle açıklığa kavuşturulmalı. Tabii ki spora karşı değilim, aksine düzenli yapılması gerektiğinin bilincindeyim ve bunu pratikte uygulama çabası içerisindeyim. Ancak günümüz koşullarında futbol dolandırıcıların para kasası, halkın ise afyon kasasıdır. Sınıf bilincini kuşanıp üstyapı kurumlarına saldırmaktır geliştirici olan, devrimci bilinç bu pratik içerisinde çelikleşecektir. Kahrolsun emperyalist paylaşım savaşı, Yaşasın halkın devrimci mücadelesi.
link: MT okuru bir öğretmen, Kahrolsun emperyalist paylaşım savaşı, 6 Kasım 2004, https://marksist.net/node/1201
İşçi Sınıfına Yönelik Saldırılar Eğitim Alanında da Sürüyor
1917 Ekim Devrimi inancımızı tazeliyor