Rusya’da Lenin önderliğindeki Bolşevik Partili işçiler, baskı, sömürü, savaş ve dayatılan tüm zorluklara karşı yürüttükleri örgütlü mücadeleyle işçi sınıfını harekete geçirmişti. Bolşevik devrimciler öncülüğünde işçi sınıfının iktidarı için kavga veren işçiler girdikleri bu kavgayı kazanmış ve Çarlık Rusya’sı tarihin derinliklerine gömülmüştü. Rusya’da işçi sınıfının iktidarı ele geçirmesi emperyalist ülkelerin egemenlerinde korku yaratırken, aynı ülkelerin sömürülen, savaşlarda katledilen, açlığa, yoksulluğa mahkûm edilen işçileri için umut olmuştu. İşçi devriminin, proletarya diktatörlüğünün ne olduğu somutlaşmıştı. Burjuvalar Ekim Devriminin bir dünya devrimine dönüşmesinden korkar olmuşlardı.
Kapitalist sistemin içine girdiği tarihsel kriz, giderek şiddetlenen Üçüncü Dünya Savaşı, nükleer savaş tehditleri, göç yollarında ölen yüz binler, açlık ve barınma krizi, küresel iklim krizi… Tüm bunlara eşlik eden siyasi baskılar ve yasaklar, dünya genelinde otoriterleşme eğilimleri… Zorlu bir dönemden geçiyoruz, zor zamanlar büyük ve onurlu mücadelelere gebedir! Tüm bunların bilincinde olarak mücadele eden farklı sektörlerden bir grup işçi olarak tarihin akışını değiştiren Ekim Devrimini konuşmak için bir araya geldik. Yığınlarca ders çıkartmamız gereken Ekim Devriminin o dönemin zorlukları içerisinde nasıl gerçekleştiğini, bu deneyimden ne gibi dersler çıkartmamız gerektiğini konuştuk. Bugün de işçi ve emekçilerin iş ve yaşam koşullarından memnun olmadıklarını, bireysel olarak da olsa isyanlarını ve öfkelerini dışa vurduklarını, bunun ancak örgütlü güce dönüşmesinin bir anlam ifade edeceğini söyledi bir arkadaşımız.
Mayıs ayında bir seçim süreci yaşadık, seçim öncesi dönemde emekçi kitlelerin önemli bir bölümü değişim arzusu içindeydi. Bu arzunun büyütülmesi ve mücadeleye, sınıf siyasetine akıtılması kuşkusuz çok anlamlıydı. Ancak tüm umutların seçimlere hapsedilmesi de bir o kadar yıkıcıydı. Bu nedenle seçimlerin ardından büyük bir hayal kırıklığı, umutsuzluk ve karamsarlık çıktı ortaya. Hatta bu olumsuz rüzgârdan sol ve sosyalist çevreler de nasibini aldı. Sohbetimiz bu konuları konuşarak, deneyimlerimizi ve düşüncelerimizi ortaklaştırarak devam etti. Çıkardığımız sonuç bizim için çok anlamlıydı: “Umutsuzluk ve karamsarlık bize yaraşmaz. Biz başka bir dünya özleminin taşıyıcıları, başka bir davanın insanıyız.”
Bugün dünyanın ileri kapitalist ülkelerinde adaletsizliğe tepki, isyan ve öfke büyüyor. Yüz binlerce işçi ve emekçi sokaklara çıkıyor. İşçilerin meydanlara çıkması, sendikalaşma mücadelesi yürütmesi, grevler, mitingler örgütlemesi, toplumsal hareketlilik… Bunların hepsinin bir anlamı var. Ancak bu hareketliliğin geri çekilmemesi, daha da büyümesi ve bir devrime dönüşebilmesi için işçi sınıfının devrimci bir önderliğe ihtiyacı var. Böyle bir önderlik olduğunda işçi sınıfının iktidarı alabileceğinin en güzel örneğidir Ekim Devrimi! Üzerinden geçen 106 yılın ardından bu şanlı devrim dünya işçi sınıfının yoluna adeta bir deniz feneri gibi ışık tutuyor. Bu geleneğe sahip çıkmak, mücadeleyi ilmek ilmek örmek, duvara bir tuğla daha koyabilmek öncü işçilerin yani bizlerin görevidir! Sabırla, disiplin ve kararlılıkla, en önemlisi de örgütlü gücümüzle yolumuza devam edeceğiz.
link: İstanbul/Esenyurt’tan bir grup işçi, Zor Zamanlar, Büyük Mücadelelere Gebedir , 12 Kasım 2023, https://marksist.net/node/8119
Rejim Yargısı Keyfi Zorbalıkta Sınır Tanımıyor
Bütün Savaşlara Son Verecek Tek Savaş!