Attıkları tüm nutuklar yalandan ibaret olan rejim sözcüleri, sanki sihirli bir değnekle bütün sorunlarımız çözülecek, işler hallolacak havası yaratmaya çalışıyorlar yine. “Dünyanın bizi kıskandığı” gibi kuyruklu yalanlar, Gabar’dan fokur fokur çıkan petroller, Karadeniz’de bulunan gaz derken rejimin yalanları tam gaz almış durumda. Oysa ortada sihirli bir değnek yok, faşist rejimin değneği toplumun tepesinde fır dönüyor.
Arsızlıkta sınır tanımayan rejim sözcüleri öyle bir algı yaratmaktadır ki sanırsın onlardan önce hiçbir şey yoktu da insanlar ağaç kökü kemiriyordu. Oysa “onlar konuşur biz yaparız” diyen iktidarın yaptıkları gerçeği özetlemektedir. İşçi sınıfına düşman olan bu rejim sendikaları önemli oranda etkisiz hale getirdi, örgütsüz olan işçiler yaşanan zam sağanağına tepki veremez hale geldi. Emeklilik tam anlamıyla hayal oldu, aylık bağlama oranları sürekli düşürülerek emekliler resmen sadakaya muhtaç hale getirildi. Kıdem tazminatı tavanı düşürülerek tazminatlarımız kırpıldı. Asgari ücret varoşlarda dahi ev kiralarının altında kaldı. Hastanelere ulaşmak daha bir zorlaştı ve sağlık önemli oranda paralı hale geldi, konut sorunu, işsizlik sorunu, çevre sorunu katlanarak arttı. Üstelik bu sorunların kaynağı olan rejim, ballı ihaleleri “hizmet” diye pazarlama derdinde. Her türlü mafyatik işlere bulaşmış tiplere peşkeş çekilen koylar, sahiller, ballı ihaleler, şirketlerin kırdığı kâr rekorları, bu rejimin kimin işine geldiğini ayan beyan gösteriyor.
Faşizm, iktidara gelmesiyle birlikte toplum üzerinde büyük bir kara propagandaya girişti. En başta “ne yaparsak yapalım bu gitmez” algısını yarattı ve bu düşünceyi her seçim öncesi iyice işledi. Her türlü yol ve yöntemle toplumu sindiren bu rejim diğer taraftan bu süreçte toplum içerisinde yapay ayrımları körükledi, bununla emekçilerin gerçek sorunlarını gündem edinmelerini engellemeye çalıştı. Görülen odur ki rejimin uzun bir süredir yürüttüğü bu yalan bombardımanı ve algı operasyonu toplum üzerinde önemli oranda etkili olmaktadır. Bu kadar şeye rağmen hâlâ kıyamet kopmuyorsa bunu başka türlü açıklamak zordur. Rejimin etkisi altında kalan işçilerin diline pelesenk ettiği bir şey var: “Yapacak bir şey yok!” Oysa yapacak çok şey var. Biz işçiler olarak hem var olan haklarımızı korumak hem de yeni haklar elde edebilmek için bir araya gelmeliyiz.
Tarih, bilinçli işçiler için hayati bir öneme sahiptir, “nasıl mücadele edilir, işçiler nasıl örgütlenir?” sorularının cevaplandığı derslerle doludur. Geçmişte mücadele eden sınıf kardeşlerimiz bugünkü haklarımızı kazanmış olanlardır. Bu nedenle yapacak çok şey var. Bir tohum bile toprağı yarmak için, suyu bulmak için, kış bahara, gece sabaha varmak için mücadele ediyorsa, işçi sınıfı da kollarındaki zincirleri kırmak için mücadele etmek zorundadır. İşte bu yüzden, haklı mücadelemiz için yapacak çok şey var...
link: İstanbul/Esenyurt’tan bir işçi, Yapacak Çok Şey Var!, 30 Aralık 2023, https://marksist.net/node/8151
Arjantin’de “Şok Terapisi”nin Düğmesine Basıldı
Marx’ın Kapital’ini Okumak, III. Cilt /5