Kapitalizm bizler için dünya yüzünde insanca yaşanabilecek bir santimetrekarelik bir alan bile bırakmadı. Sıradan fabrikalar, apartmanlar, sokaklar bir korku tüneline dönüşebiliyor. Ölüm tüm dehşet verici yanlarıyla çıkıp gelebiliyor. Bizler için!
Takvimlerin 2006’nın ilk günlerini gösterdiği sıralarda, insanlık olarak ne halde olduğumuzun bir bilançosu babında haberler yayınlandı medyanın her bir kanalında. Bunlardan bir tanesi Rusya’da yaşanan bir yangınla ilgiliydi. Evet, yer Rusya’da birçok işyerinin olduğu büyük bir iş hanı. Yanıyor. Alevler pencerelerden dışarı doğru kuvvetlendikçe insanlar kendilerini aşağı atarak bir ümitle kurtulmaya çalışıyorlar. Devasa büyüklükteki binada yangın merdiveni olmadığı anlaşılıyor. Bir merdiven varsa bile yangın halinde ulaşılabilecek mesafede olmadığı belli. Birçok işçinin çalıştığı binada yangın merdivenine ihtiyaç duyulmamış. Böyle bir “mimari” masrafa gerek duyulmamış. İş hanı cehenneme döndüğündeyse canlarını kurtarmaya çalışan işçilere yardım edecek hiç kimse yok. İtfaiye sokaklarda rasgele park edilmiş otomobillerden fırsat bulup da yangına ulaşıp müdahale edemiyor. Kapitalizmde özel mülkiyet kutsaldır. Kapitalistler için ürettikleri milyonlarca otomobilin yarattığı tek sorun pazar sorunudur. Otomobiller alıcı bulduktan sonra çevreye zarar verip vermeyecekleri, hangi yakıtla çalışacakları, nereye park edilecekleri gibi mevzular pek bir önem arz etmez. Ama gelin görün ki bu sorunlar o otomobillerle belki de hiç alakası olmayan insanların hayatlarına mal oldu. Sokaklarda yangını gören yüzlerce insan, itfaiyenin geçişi için, otomobilleri kendi elleriyle kaldırmaya çalışsa da faydasızdı. Tek yapabildikleri alevlerden kaçan insanların pencerelerden atlayarak ölmelerini izlemek oldu. Alevlerin dehşetinden kurtulmak için ölmek dışında bir seçenek yoktu. Sonuç olarak 8 kişi öldü, 16 kişi yaralandı. Zaten burjuva medyada olayın haber niteliği de sadece bu rakamlardan ibaretti. Geride sorgulanacak hiç bir şey yoktu. Olaya şahit olanların korkunç çığlıkları sorulara dönüşmedikçe ve çözümler aranmadıkça hiçbir zaman da olmayacak!
Hangi taşı kaldırsak altından kapitalizm çıkıyor. Nerede insanlık dışı bir durum yaşanıyorsa kapitalizm tüm dişleri dökülmüş ihtiyar bir cadı iğrençliğiyle sırıtıyor. Zaten dünya yüzünde insanca yaşanan tek bir santimetrekare bile yok! Şu anda ben sizlerle paylaşmak için bu mektubu yazarken bir yandan da haber dinliyorum: Kenya’da çöken 5 katlı binanın altında kalan 280 işçiden 12’sinin cesedi çıkarıldı... Unicef, her yıl 500 bin çocuğun tedavi edilebilir hastalıklardan öldüğünü açıkladı... İstanbul’da bir kişi donarak öldü... Ve bu haberler böyle devam edip gidiyor.
Her gözeneğinden kan ve irin damlayan kapitalizmden kurtulmadıkça bizler için sıkıntıların, yoksullukların, savaşların, yıkımların ve ölümlerin sonu gelmeyecek. Halbuki eğer kapitalizmi yıkma mücadelesinde sağlam bir şekilde yerimizi alırsak ve sınıfsız bir dünya yaratmak için bir araya gelirsek sadece bize dayatılan kaderden kurtulmakla kalmaz insanlığın yarattığı bütün değerlerin üstüne yeni değerler ekleriz. İşte o zaman dünya bizim için değil, kapitalistler için yangın yeri olacak.
link: Kartal’dan MT okuru bir işçi, Yangınlar da Bizim İçin!, Şubat 2006, https://marksist.net/node/940
Modernleşen Despotizmin Sivilleşme Sancısı /5
İşçi Hareketinden: Şubat 2006