Merhaba dostlar. Bundan dört ay önce işten çıkartılmış bir işçiyim. Geçtiğimiz haftalarda yeni bir işe başladım. Sizlerle işyerinde tanık olduğum olayları paylaşmak istedim.
Fabrikaya girer girmez ilk göze çarpan şey makinelerin üzerinde yazılı olan spot yazılardı. Bu yazılarda mücadele, zafer, azim, rekabet, hırs gibi yazılar yazıyordu. Çalıştığımız hatlarda da takım lideri, takım lideri yardımcısı gibi statüler oluşturmuşlar. Gözlemlediğim kadarıyla artık fabrikadaki işçiler neye karşı, kime karşı mücadele edilmesi gerektiğini unutmuş, birbirleriyle mücadele ediyorlar. Herkes, ben daha iyi, daha çok çalışmalıyım diyerek, takım lideri veya yardımcısının yerine geçmek istiyor. Çoğu 10 dakika çay molasına bile gitmeyip çalışıyor. Onlar böyle yaptıkça sınıf bilinçsiz olmalarından dolayı kendileri için bir şey yaptıklarını sanıyorlar. Ama burjuvaların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey yapmıyorlar. Nasıl da emeğimizin böylesine sömürüldüğünü unutup birbirleriyle rekabete giriyorlar. Burjuvazinin istediği tam da bu zaten. İnsanları birbirleriyle rekabete sokarak bencilleştiriyor, insanlar arasındaki insani diyaloglar kopuyor. İşçilerin kendi aralarındaki rekabetten, kendi aralarındaki mücadeleden dolayı sömürü sistemini tıkır tıkır işletiyor ve dolayısıyla da sınıf bilinçsiz kitleler yaratıyor.
İşe girdiğimin ikinci gününde ise öğlen yemeğinde yemekhane işçilerinin hepsi Osmanlı kıyafetleri giymiş, eski Osmanlı müzikleri çalıyordu. Bir köşede de Osmanlı ve TC bayrağı yan yana asılıydı. Böylelikle insanlara milliyetçilik zehrini aşılıyorlar. İşçiler de hallerinden çok memnun görünüyorlardı. Ne zamanki kendilerini sorgulamaya başlarlar, emeklerinin nasıl sömürüldüğünü, burjuvaların nasıl da bizleri birer metaya çevirdiklerini anlarlarsa o zaman kırarız kapitalizmin çarklarını.
link: Gebze’den bir metal işçisi, Sınıf içi rekabeti kıralım!, 15 Mayıs 2007, https://marksist.net/node/1517
Kentsel Yağma ve Talan Projesi
Hep beraber mücadeleye!