R. Tayyip Erdoğan 3 Mart günü "Dünden Bugüne Tercüman Gazetesi"ne yaptığı açıklamada: "Ticaretten kazancım olmasa başbakanlık maaşıyla geçinemem" dedi.
6,2 milyarlık milletvekili maaşına ek olarak 220 milyon da başbakanlık makam tazminatı alan Erdoğan'ın, Ülker ürünlerinin dağıtımını yapan Emniyet, İhsan ve Yenidoğan Gıda şirketlerinde ortaklığı bulunuyor.
Siyasetçiler sermayenin sözcüleridirler. Burjuva medyada tartışıldığı gibi sorun "etik" sorunu değildir. Bütün burjuva siyasetçiler, siyaseti sermayenin çıkarı için yaparlar. Fabrikaları, toprakları, makineleri, bankaları olanların, partileri, siyasetçileri, bürokratları, generalleri de olur. Sermayenin çarkı bu dişlilerle döner.
Kapitalist düzende burjuva siyasetçileri sermaye sahipleri finanse eder. Dünyanın bütün parlamentolarında burjuvazinin yetiştirdiği, eğittiği, iş verdiği politikacılar yer almaktadır. Sermaye sahipleri seçim öncesi çeşitli partilere bağış adı altında parasal yatırımlar yapar. Parayı veren düdüğü çalar demişler. Bağışi yapan tekeller, daima kendi politikalarını ve çıkarlarını da o partiye empoze ederler. Son ABD başkanlık seçimlerinde, Bush'un partisine büyük miktarda parasal yardımlarda bulunan silah tekelleri oldu. Bugün aynı tekeller dünyanın paylaşımında (Ortadoğu, Avrasya, Kıbrıs vs.) savaş emirlerini bir bir uyguluyorlar.
Siyasetçilerin baş yalanı ülkenin, milletin, yoksulların çıkarını düşündükleri yalanıdır. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın hazırlattığı yeni gümrük vergisinden önce, AB Gıda'nın sahibi oğlu Abdullah Unakıtan'ın mısır ithal etmesi, politikanın kimin ve niçin yapıldığının basit bir örneğidir. Siyasetçiler sermayenin temsilcileridirler ve aldıkları her kararda öncelikle sermaye sahiplerini düşünürler.
Başbakan yaklaşık 6,5 milyar maaş alırken, bir asgari ücretli 303 milyon lira alıyor. 10 milyonun üzerindeki işsiz işçilerse hiç maaş almıyor. Sözde işçilerin temsilciliğini yapan milletvekilleri lüks semtlerde, son model arabalarda, en geniş imtiyazlardan yararlanarak yaşıyorlar. İki dönem seçilenler süper emeklilik kapsamında milyarlarca lira para alıyor. Siyasetçiler hile, dolandırıcılık, rüşvet ve spekülasyon yoluyla maaşlarının kat kat üstünde parayı ceplerine indirmekteler. Her dönem kimileri "Yüce Divan"a verilmekteyse de, gerek dokunulmazlık gerekse partilerin kendi aralarındaki dayanışma sonucu, her biri tek tek aklanarak, politika yapmaya devam ediyorlar.
R.T. Erdoğan'a soruyoruz: Aldığın maaşı beğenmeyerek açıkladın! O halde Ülker Bayiliğinden, yani işçileri sömürerek elde ettiğin kârları da açıkla! Yeni iş (kölelik) yasalarını, her günkü zam ve vergileri kimin için çıkarttığını da açıkla! Kıbrıs'ta, Güney Kürdistan'da, Avrasya'da karıştırdığınız siyasi oyunları da açıkla!
Evet AKP ve önceki partilere de işçi sınıfı oy verdi. Ancak işçi sınıfının bu tuzağa bir daha düşmemesi için kendi partisine ihtiyacı var. İşçi sınıfının yalanlara değil gerçekleri bilmeye ihtiyacı var. Kendini ezen ve sömürenlerin ikiyüzlülüğünü görmeye ihtiyacı var. İşçi sınıfının sermaye temsilcilerinin yalanlarına, vaatlerine ve liderliklerine ihtiyacı yok. İşçi sınıfının kurtuluşu için her çeşitten partiyi tanıması, sermayenin gerçek amaçlarını öğrenmesi ve kendi çıkarlarının bilincine varması gerekmektedir. Biz işçiler bu düzeye ancak ve ancak uluslararası ölçekte örgütlenecek devrimci bir partinin kılavuzluğunda varabiliriz.
Burjuva devlet, her türden kurumuyla (polis, ordu, parlamento, mahkemeler, Diyanet İşleri vs.) işçi sınıfı için devasa bir yük anlamına geliyor. İşçi sınıfı toplumun sosyalist dönüşümü için bürokratik ayrıcalıkları ve yüksek maaşları derhal kaldıracaktır. İşçi sınıfı Paris Komünü ve Ekim Devriminde her çeşit kamu görevinin ortalama işçi ücreti karşılığında görülmesini ilke olarak ortaya koydu.
Burjuva siyasetçilerin göz yaşlarına aldanmayalım. Aldıkları her kuruşta binlerce işsizin, yoksulun ve aç insanın emeğinin gaspı vardır. Kapitalizmin patronuyla, generalleriyle ve siyasetçileriyle varlığı işçi sınıfı başta olmak üzere toplumun çoğunluğu için yoksulluğun artarak devamı anlamına geliyor. Sermaye ve uşakları yaşadıkça işsizlik, açlık, kriz ve savaşlar artmaya devam edecektir. Sermayeyi ve uşaklarını hak ettikleri yere, yani tarihin çöplüğüne atmak için mücadele edelim.
link: Kartal'dan bir MT okuru, Sermaye ve uşakları tek kuruşu dahi hak etmiyor, 8 Mart 2004, https://marksist.net/node/1224
8 Mart ve Feminizm