Ekstra metal işçileri ile dayanışma için 10 Temmuz Pazar günü Sincan'da Ceylan Düğün salonunda Birleşik Metal-İş Sendikasının düzenlediği bir şenlik yapıldı. Türkiye işçi sınıfı hareketinin tarihini ve mücadeleleri anlatan sinevizyon gösterisinden sonra konuşan direnişteki işçiler, mücadelelerinde kararlı olduklarını, “Ekstra Metal Ailesinin Birlik ve dayanışma içerisinde başarıya ulaşacağını” belirttiler. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu yaptığı konuşmasında, Birleşik Metal-İş Sendikasının sermayenin hedefi olduğunu, sermayenin yasaları tanımadığını belirterek, işten atılmalar karşısında yılmayacaklarını, Anayasal hakları için mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. Serdaroğlu konuşmasında, işyeri yetkilerine itiraz edilmeyen tek bir işyerinin olmadığını, işten atılmaların sendikal örgütlenmenin önünde baskı unsuru olduğunu belirti.
Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Ekstra Metal’de çalışan 86 işçiden 62’si sendikaya üye olunca 8 işçi işten atılmış, bunun üzerine işçiler fabrika önünde sendikanın desteğiyle direniş başlatmıştı. Direniş boyunca Birleşik Metal-İş Sendikası Anadolu Bölge şube Başkanı ve yöneticileri direnişçilerle birlikteydiler. Ankara’daki sendika yöneticileri ve devrimci sol çevreler direnişçileri ziyaret ederek destekte bulundular.
Ekstra Metal Döküm ve Empa İnşaat Pazarlama Ltd. işyerlerinde çalışan 86 işçi Birleşik Metal-iş Sendikasına üye olduktan sonra baskı ve yıldırmalarla karşılaştılar. Sendikanın işyeri yetki tespiti çağrısına ise işveren itiraz ederek oyalama taktiği güdüyor. İşyerinde üretim sürüyor, işçiler vardiyalar halinde çalışıyor. İşyerinde sendikanın yetki alması için mahkeme kararı beklenecek.
Sincan Organize Sanayi bölgesinde işçi ücretleri düşük, çalışma saatleri fazla. İşçiler hiçbir sağlık ve güvenlik önleminin alınmadığı ilkel şartlarda çalıştırılıyor. Ekstra Metal işçilerinin sendikalaşma girişimleri diğer işverenlerin de yüreğine korku salıyor, hiçbir şekilde sendika istemiyorlar. Organize sanayinde çalışan diğer işyerlerindeki işçilerin de gözü Ekstra Metal işyerinde.
Ekstra Metal işçileri 1 yıl önce işyerindeki haksız ve baskıcı uygulamalara karşı nasıl mücadele edeceklerini tartıştılar. Daha önce Organize Sanayinde yapılan sendikal örgütlenmeler ve direnişler umutsuzluk yaratmıştı işçilerde. Ekstra Metal de ve tüm organize sanayinde devrimci militan sendikal anlayışla sürdürülecek mücadelenin başarıya ulaşabileceğini ve kalıcı olabileceğini biliyorduk.
Ekstra Metal’de sendikaya üye olunarak yetki mücadelesine girilecek ve işyerinde sendikalaşma sağlanacak. Ancak önemli olan sadece sendikaya üyelik değil, bilinçli ve kararlı hareket edebilecek birliği sağlamaktı. Bunun için kararlı ve sabırlı bir çalışma ile devrimci sınıf bilinciyle donanmış işçilerin, işyerinde sınıf mücadelesini bizzat taban insiyatifini geliştirerek örgütlemek, sendikal örgütlülüklere sahip çıkmak ve güçlendirmek için militan bir sınıf sendikacılığı anlayışıyla mücadele başarıya ulaşabilirdi.
Ancak bir önemli sorun daha vardı. İşyerinde işveren “fabrika sizin, her şeye üretimden pazarlamaya kadar siz karar verirsiniz” politikasıyla işçileri yönlendirmiş, dayanışma, verimlilik, bilim ve esneklik adı altında sömürüsünü katmerleştiriyor, örgütlenmenin de önüne geçiyordu. Saf solcularımızdan bazıları da bunu marksizm adına destekliyordu. Bugün işten atılan işçilerin konuşmalarındaki “biz ekstra metal ailesiyiz” söylemleri işyerindeki sömürünün ne kadar gizlendiğini, işçilerin ne kadar yabancılaştırıldığını gösteriyor.
Ekstra metal işyerinde direnişten önce işvereni komünist olarak gören bazı işçileri, sendikalaşma ve direniş başlayınca işveren çağırıyor baskı yapmak için. İşveren, işçilere bu yaptığınız komünistliktir vazgeçin diyor. İşçiler, daha önce biz bu adama komünist diyorduk, hakkımızı istemeye kalkınca biz komünist olduk diyorlar.
Ekstra Metal işyerindeki sendikal örgütlenme, bir gerçeği tekrar ortaya koyuyor;
“Sınıf hareketinin ve bu hareketin sendikal boyutunun taşıdığı sorunların temelinde, aslında sınıfın devrimci siyasal örgütlülüğünün bulunmayışı yatmaktadır. Bu sorunun üstünden atlayan hiçbir arayış, bugün sınıfın sendikal düzeydeki sorunlarına da uygulanabilir bir çözüm önerisi sunamayacaktır.” (Tuncay Alp, Sendikal Mücadeleye militan yaklaşım, www.marksist.com)
İşyerlerinde işçiler sadece sendikaya üye yapılıyor, çalışan sayısının yarısının fazlası bulunduğunda da yetki için başvuruda bulunuluyor. Yasal prosedür bu. İşverenler bu gelişme karşısında yasal ve yasal olmayan yollarla işyerindeki sendikal yetki alma mücadelesini engellemek için tüm yolları kullanıyor. Sendika ise Anayasal ve yasal hakların engellendiğini, mücadelelerinin durmayacağını söylüyor. şikayet ediyorlar. Başbakana, Bakanlara, Avrupa Birliğine.
Sendikal mücadele yasal sınırlara hapsedilerek, sendikaların sermayenin kuyruğuna takılması sağlanıyor. İşçi sınıfının sömürüyü ortadan kaldırma mücadelesi, tek başına sendikal mücadeleye indiriliyor. Sinevizyon gösterilerinde ise 15-16 Haziranlar, kavel, sungurlu mücadeleleri gösteriliyor. İşyerlerinde direnilerek, işçilerin kolkola kararlı mücadelesi ile sınıf mücadelesinin nasıl verildiği anlatılıyor. Toplu halde işyerinden çıkarak yürüyüş yapmak, işyerinde üretimi azaltmak, şalterleri indirmek, işyeri işgalleri; sendika bürokratlarımız için sadece tarihten bir yaprak. özelleştirme adı altında işten atılmalar, hak kayıpları, sosyal güvenlik haklarının gaspedilmesi, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma sürerken, sendika bürokratlarımız açıklama yapıyor; “Dünyayı başlarına yıkarız.”, “bizi büyük eylemler yapmaya zorlamasınlar”.
İşçi sınıfı mücadelesinden kopuk, sermayenin kuyrukçuluğunu yapan trade union’culara yanıt yine işçi sınıfının devrimci Marksist mücadelesinden gelecek.
link: Ankara'dan bir grup MT okuru, Ekstra Metal’den Atılan İşçiler Direnişte, 13 Temmuz 2005, https://marksist.net/node/343
Teslimiyetin Sonu Yok
Neden İşçi Sınıfı?